Oda Temsilcisi Necati Gül, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu görüşleri aktardı:
“Tarım işçiliği, emek yoğun tarım üretim sürecinde karşımıza çıkan bir istihdam türüdür. Bilinen ve kabul gören geleneklere ve kurallara uygun olmayan, resmi gerekliliklerin dışında kalan özelliklere sahip bir çalışma alanıdır. Kendilerine özgü bir çalışma yasası olmayan tarım işçileri, çalışmaya dayalı birçok evrensel haktan mahrum ve yoksundurlar. Ne yazık ki Türkiye’de henüz tarım işçilerinin sayısına ilişkin resmî anlamda sağlıklı bir veri de bulunmamaktadır. Bu durum ilimizde de ne yazık ki farklı değildir. Sessizlerin sessizi kategorisinde olup adeta sorunları karşısında ‘sessiz çığlık’ atmaktadır. Ancak üzücü bir hadise meydana geldiğinde konuşulur. Gündemi çok hızlı değişen ülkemizde bu konuşma ne hazindir ki ikinci günde sessizliğe mahkûm olur. Manisa’da meydana gelen kazada görünürde 15 can mezara girdi. Geride kalanların her gün mezara girdiğinden kimsenin haberi yok. Ana sorun bu işçilerimizin sesini duymak, duyarlı olmak, sorunlarına çözüm bulabilmektedir.”
Hak kavramının tarım işçileri için “Ütopik” kaldığını vurgulayan Necati Gül, şöyle devam etti:
“Kayıt dışılık, örgütsüzlük, kamunun ilgisizliği, iş kaybı endişesi, yasaların uygulanmayışı ve de sahipsizlik, hak aramayı tarım işçileri açısından imkânsız hâle getiriyor. Türkiye’de tarım işçiliğinde yaşanan sorunlar sürekli gündemde olmasına rağmen hâlen çözüme kavuşmuş durumda değildir. El atılması için daha kaç canın kara toprağa verilmesi lazım? Ateş düştüğü yeri değil, ülkemizdeki yetkili ama etkisiz kalpleri yakmalı. Bu nedenle her düzeyde ve her kesimde toplumsal ve kamusal duyarlılık oluşturulması önem taşımaktadır. İlgili kurum ve kuruluşların hassasiyetlerini artırmaları önemlidir. Konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların ortak ve eşgüdüm içerisinde yapacağı çalışmalarla sorunlar çözülebilecektir. Tarım işçiliği politikalarının yerel, bölgesel, ulusal düzeylerde eylem plânlarına dönüştürülerek ele alınması gerekmektedir. Yerel yönetimler duyarlı hâle gelmelidir.
Çığlıkları duyulmayan, sessizlerin sessizi diyebileceğimiz tarım işçileri için sorumluluk doğrudan veya dolaylı herkese düşmektedir. Bu sesi duymak her şeyden önce dünyada tarım ekonomisi açısından ön sıralarda geldiğimizi belirten kamu otoritelerine, karar vericilere düşmektedir. Yaşanan sorunlar büyüme, kalkınma iddiasını devam ettirmek isteyen ülkemize yakışmamakta ve bu sessizlere daha fazla ses ve kulak vermek temel sorumluluk alanlarımızdan olmalıdır.”
(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim