İnsanlık tarihinin belleği olan müzelerin, yalnızca kültür varlıklarını koruyup sergileyen yerler olmayıp, aynı zamanda eğitim veren bir okul, dünya görüşünün oluşmasında yol gösterici rehber, yaratıcılığın ve hayal gücünün oluşması ve anlatımında da bir aracılık misyonunu da üstlendiğini belirten Yusuf Ahlatcı, Binlerce yıllık medeniyetlerin birbirinden değerli eserlerini tarihsel ve kültürel zenginliklerin korunarak geçmişin ruhunu bugüne taşıyan müzelerin, aynı zamanda farklı toplumların ve kültürlerin birbirlerini tanımalarına olanak sağlayarak, bireylerde tarih ve kültür bilincinin oluşmasına katkıda bulunmakta olduğunu ifade etti.

Ahlatcı, “Çorum, köklü bir tarihe sahip olan ve çağlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölge içerisinde yer almaktadır. Hattiler, Hititler, Romalılar ve Selçuklular ile Osmanlıların hüküm sürdüğü Çorum’da, özellikle Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa/Boğazkale, kültür merkezleri Alacahöyük ve Ortaköy/Şapinuva gibi ören yerlerinin bulunması, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmekte” dedi. Çorum Müzesi’nin Yine Orta Anadolu'nun en büyük müzesi olma özelliği taşıdığını belirten Ahlatcı, “ Çorum Müzemizde, bu tarihsel sürece şahitlik etmek üzere bölgemizdeki kazılardan çıkarılan tarihi yapıtlar başta olmak üzere pek çok değerli eserin sergilenmesi tarihin tüm canlılığıyla yaşatıldığının açık göstergesidir.” dedi.

Müzelerimizin yaşayan, anlatan, öğreten mekânlar haline gelmesinde vatandaşlarımızda etkin rol oynadığını belirten Ahlatcı, “Müzecilik, teknik gelişmelerin yanı sıra ziyaretçi ve araştırmacılarla yenilenen, geliştirilen, canlı tutulan bir bilim sahasıdır. Yine bununla birlikte vatandaşlarımızın ilimizdeki tarihi eserlere yönelik bilinçli ve hassas olmaları, çevrelerindeki tarihi eserleri müzelere teslim etmeleri, izinsiz kazı çalışmalarını ilgili birimlere iletmeleri de son derece önemli olduğunu” vurguladı. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim