Gazi Caddesi Cenk Apartmanı’ndaki dernek binasında düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam felsefesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aygün Akyol, Muhsinî Tavrı “İnsanın Allah katında en üstün değer ölçüsü olan takva erdemine ulaşabilmesi için adil davranması, adaletli ve doğru söz söylemesi şarttır. Bu durum, nitelik ile donanmaya Muhsinî Tavır denir” diye tanımladı.
Muhsinî tavrın en önemli yanının öncelikle kişinin fıtratını ve nefsini bilmesi gerektiğini belirten Akyol, “Allah inancına ve din ilişkisine dair teorik temellendirmeleri bilip kabul ettiğinde kişi, iman mertebelerine bir diğer ifadeyle ilme’l-yakin mertebesine ulaşmış olur” şeklinde konuştu.
Muhsin olan kişinin iyilikle kötülüğü gideren bir birey olduğunu da ifade ederek Muhsin olmanın takva sahibi olmayı gerektirdiğini anlatan Akyol konuşmasına şöyle devam etti: “Kâmil, olgun insan, yanlışa ‘evet’ demeyen kişidir. İnsanın Allah katında en üstün değer ölçüsü olan takva erdemine ulaşabilmesi için adil davranması, adaletli ve doğru söz söylemesi şarttır. Bu durum, nitelik ile donanmaya Muhsini Tavır denilir. Bu tutum ve tavır, iman, İslam ve ihsan kavramlarının hulasası olup doğrudan takva ile irtibatlıdır. Çünkü bu tutum, Allah rızasını kazanmak için inancının gereğini yapmayı gerektirir. İman, İslam ve İhsan kelimelerinin gereğini yaparak ıslah edici tutum, yani Muslih ve Muhsin olmak, iyilik ve barış içinde olmak, takva sahibi olmanın gereğidir. Muhsini tavır ve tutumun iman ve İslam uyumunun sonucu olan ihsan mertebesi olduğunu söylemek, tevhid tasavvurunun somutlaşması da demektir. Muhsin kişi, diğer insanlarla olan münasebetlerini barışcıl bir şekilde sağlamaya çalışır. Muhsinî tavrın en önemli yanı öncelikle kişinin fıtratını, nefsini bilmesidir. Sonuç; insanoğlunun dünyada mutlu ve huzurlu bir hayat kurabilmesi birey-aile- toplum ilişkilerini nasıl kurduğuna bağlıdır. Bireysel olarak kişinin kendini tanıması, anlamlandırması ve etrafıyla iletişim kurarken iyi ve doğru olan tercihlerde bulunmasına bağlıdır. Kendisine yönelik kötülüğe karşı öfkesini yenen ve iyilikle mukabele edendir. Sanki Allah’ı görüyormuş gibi davranan, halk içinde daima Hak ile olan bu kişinin nihai mutluluğa kavuşması doğaldır”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim