Bundan bir yıl önce 13 Mayıs’ta Soma’da yaşanan facianın ilk görüntülerinin TV ekranlarına yansıdığında, işçilerin ne kadar ilkel ve ağır koşullarda çalıştırıldığının tüm gerçekliğiyle ortaya çıktığını, zaman aktıkça yaşanan cinayetin korkunç tablosunun göründüğünü ifade eden Özüne, 302 madencinin katledildiği cinayetin AKP hükümeti, patronlar ve sendikal bürokrasi ile birlikte işlendiğini dile getirdi.
Özünel, yaptığı açıklamada şunları ifade etti:
“Patronlar, yaptıkları açıklamalarda her şey normaldi, kusur ve ihmal yoktu dediler. Devlet burayı denetlemiş ve çalışır raporları vermişti. AKP hükümeti, bakanlıklar, patronlar, sendikal bürokrasinin hiçbir kusuru, ihmali ve suçu yok! Kusurlu olan varsa ‘O da çalışan işçiler’ demeye getirdiler. Patronlar açıklama yapıyor, kendisine işçilerin temsilcisiyim diyen Maden-İş Sendikası ortada yok. Dönemin başbakanı ölüm madencinin fıtratında var dedi. Ölen işçilerin yakınlarına yumruk attı. Başbakan bu sever de, sayar da, sever de. Başbakan yapar da, danışmanı eksik kalacak değil. O da üzerine vazife olanı insanlıktan çıkmış bir vaziyette yaptı. Madenci yakınlarını yerde tekmeleyerek, üstüne bir de rapor alarak mağdur rolünü oynadı. Katliam sonrası yapılan incelemeler gerçeği bir kez daha ortaya çıkardı. Devletin ve hükümetin tüm kurumları, sendikal bürokrasi bu cinayetin yaşanması için uyumlu bir çalışma sürdürmüşler. İşçiler sadece ölmekle kalmadı, devlet bürokrasisi yaşamlarını yitiren işçilerin ailelerini mağdur etmek için tüm imkânlarını kullandı. Ölmeden madenden sağ çıkan işçiler ise açlığa mahkûm edildi, işten toplu olarak çıkarıldılar.
Bugün Soma’da kaybettiğimiz 301 Madenci kardeşimiz ölüme götüren ve ölümlerine neden olanları protesto edeceğiz. Tabii ki Soma yıl dönümünde her yerde tepki ortaya koymak, yapılanları lanetlemek, bir daha yaşanmaması için konuşmalar yapmak, yaşanan vahşi koşullar ve barbarlık nereye kadar devam edecek? İş cinayetleri kitlesel yaşandığı zaman mı daha çok gündem olacak? Az çok vicdan sahibi olan, sendikalar, sendikacılar ve emek örgütleri bu konuda daha kapsamlı, neler yapılabilir, bu sorun tüm işçi sınıfına nasıl mal edilebilir sorusunu kendilerine sormalılar Cinayetlerine karşı mücadele, aynı zamanda kapitalist sömürü düzenine karşı mücadele gerektirir. Bugün işçi sınıfının yaşadığı ağır çalışma koşulları karşısında, sadece açlıktan ölmemek için ücret almakta. İşten atılma kaygısı nedeniyle, en ağır işlerde çalışmak zorunda olan, hayatını tehlikeye atarak çalışan işçilerin talebi, insanca çalışmak ve insanca yaşamaktır.
Taşeron ve kısmı zamanlı çalışma gibi esnek çalışma biçimleri ve özelleştirme yasaklanmalı. Peşkeş çekilen tüm kurumlar ve kaynaklar kamulaştırılmalıdır.
İş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına karşı tedbirler alınmalı. İşyerinde bunları denetlemek üzere işçilerden oluşacak komiteler kurularak gerekli yetkiler ve araçlarla donatılmalı.
Ak Saray’ın temellerinde Soma madenlerinde, HES ve baraj inşaatlarında, Ermeneklerde, Torunlar İnşaatlarda ölen işçilerin kanı vardır.
Bir başkası kasasını doldursun diye kimsenin iş cinayetlerine kurban gitmediği; insanca çalışmak ve onurluca yaşamak için tüm halkımızı 7 Haziran’da sandık başında hesap sormaya çağırıyorum.”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim