Eğitim kurumlarına yönetici görevlendirilmesiyle ilgili sorunun uzunca bir süredir gündemdeki yerini koruduğunu kaydeden Gül, “24 Haziran seçimlerinden üç gün önce yenilenen ve o günden bugüne yürütülen tartışmalarla ya da yapılan düzenlemelerle bir türlü nihai haline kavuşturulamayan “MEB Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği”, 9 Şubat 2019 tarihinde bir kez daha değişikliğe uğradı.

Bilindiği üzere, eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesinde uygulanan mülakat sisteminin kadrolaşmanın temel aracı haline gelmesi ve kurum yöneticilerinin çok büyük bir kısmının aynı sendikaya üye olması uzun süredir kamuoyunun temel tartışma başlıklarından olmuştur” dedi.

Yeni rejimin siyasal ittifakının bir sonucu olarak, eğitim alanındaki kadro tahsislerinde “yeni bir denge” yaratılmak istendiğini ifade eden Gül, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Yani tahterevallinin iki tarafı da kendi ağırlığını korumanın derdini taşımaktadır. Dolayısıyla farklı zamanlarda farklı gerekçelerle, ancak aynı dert etrafında tarafların itirazları söz konusudur.

Hâlbuki liyakat ile mülakatın yan yana gelemeyeceği, kadrolaşmanın yıkıcı politikalarından başta öğrencilerimiz ve eğitim emekçileri olmak üzere herkesin olumsuz etkileneceği açıktır. Ancak sorunun bu ilkesellik çerçevesinde tartışılmak istenmemesinin nedeni de açıktır.

Eğitim Sen olarak genel ilkemiz, eğitim kurumu yöneticilerinin, belirli koşullar taşıyanlar arasından, eğitim kurumlarında görev yapan emekçilerin, öğrenci ve velilerin ortak iradesiyle ve demokratik yöntemlerle, seçimle belirlenmesidir. Çünkü bizler, seçim yönteminin katılımcı demokrasiye, eğitim biliminin gereklerine en uygun yöntem olduğu kanısındayız. Bu nedenle sendikamız söz konusu yöntemi yaşama geçirmeye yönelik seçim yönetmeliği taslağını da Milli Eğitim Bakanlığı’na birkaç kez iletmiş, ancak MEB’in bu yönde bir yaklaşımının olmadığını da açıkça gözlemlemiştir.

Diğer taraftan, her ne kadar yazılı sınavın ağırlığı yönetmelik değişikliği ile artırılsa da mülakatın varlığı devam etmektedir. Mülakat kurumunun devamı adaylara sürekli olarak itaat edilmesi gereken merkezi işaret etmektedir. O nedenle de ağırlığına bakılmaksızın mülakat uygulaması bu sınavdan önce tamamen kaldırılmalıdır.

Yazılı sınavın kendisinin ne kadar objektif bir ölçme aracı olduğu tartışmaları bir yana, eğitim kurumuna yönetici belirlemek, okulun doğasından kaynaklı başka kurumlara yönetici belirlemekten farklılaşmaktadır. Bu nedenle tartışmaları şekil ve sayısal olarak değil, bir kamu hizmeti olarak eğitimin gerekleri ile ilişkilendirerek sürdürmek gerekmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrımız, yönetici görevlendirmelerindeki söz konusu tahterevalli oyununa bir son vermesi, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarına, ihtiyaçlarına gerçekçi çözümler üretmesidir.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim