OHAL gerekçesiyle çok sayıda televizyon kanalının yayınının durdurulduğunu, ancak darbecilerin atmaya cesaret edebileceği adımların atılmaya başlandığını belirten Öztürk, “Emekçilerin ve halkın sesini yansıtan televizyon ekranlarının karartılması kabul edilemez” ifadesini kullandı.
Yıllardır hükümet icazetli yayın yapan yandaş basın ve medya karşısında, halkın doğru ve gerçek haber alma hakkına ve basın özgürlüğüne yönelik olarak tehlikeli bir darbe gerçekleştirildiğini kaydeden Öztürk, “Emek ve demokrasi mücadelesinde yayınlarıyla yanımızda olan, halkın bağımsız ve gerçek haber alma hakkına önemli katkılar sunan Hayatın Sesi TV, TV 10 gibi televizyonların ekranı karartıldı.
Tıpkı sendikalar, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri gibi, farklı yayın çizgisine sahip gazete ve televizyonların varlığı, bir ülkede hak ve özgürlüklerin düzeyini ve bu özgürlüklerin ne kadarının kullanılabildiğinin göstergesidir. Hükümet bu tutumuyla farklı seslere ne kadar tahammülsüz olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Ancak darbecilerin cesaret edebileceği böylesine yasakçı, baskıcı tutum ve politikaların Türkiye’yi sonu görünmeyen derin bir karanlığın içine çektiği açıktır” ifadelerini kullandı.
Geçmişte de benzer örneklerine rastlanılan bu tür baskıların halkın gerçek ve doğru haberleri alma hakkına yönelik ciddi bir saldırı olduğunu vurgulaya Öztürk, “İktidar tarafından susturulan televizyonlar kamu emekçilerinin, işçilerin ve geniş halk kesimlerinin gerçek sorunlarını ekranına yansıtmış, sendikalarımızın ve diğer demokratik örgütlerin desteğini ve beğenisini kazanan bir yayın çizgisi izlemiştir. Ülkemizin işçi ve emekçilerinin, halkın, ezilenlerin, eğitim ve bilim emekçilerinin sesi olan Hayatın Sesi televizyonun da içinde bulunduğu TV kanallarını kapatan zihniyeti kınıyoruz” dedi.
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim