28 yıl önce Sivas’ta Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak için kente gelen aydınların kaldığı Madımak Oteli’nin ateşe verilmesiyle sebep olunan katliamın, sadece o zamanın Türkiye’sinin resmi olmadığını belirten Aygün, “Dünün Türkiye’sinde yaşanan 6-7 Eylül olayları, Çorum, Maraş katliamları bugünün Türkiye’sinde de Suruç, Ankara tren garı patlamalarındaki ölümlerle devam etmektedir” dedi.  
Madımak yangınını söndürmek için harekete geçmeyen, 35 kişinin göz göre göre katledilmesine seyirci kalan, otel önünde birikerek tezahürat yapanlara “öfkeli vatandaş” kategorisinde hoşgörü gösteren, yıllarca süren dava boyunca delil karartan, faillerin kaçmasına göz yuman siyaset biçiminin bugün de hüküm sürdüğünü kaydeden Aygün, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Suç örgütü lideri Sedat Peker’in “korku iklimi yaratmak gerekiyordu” diyerek savunduğu ve hükümet himayesinde yaptığı mitinglerde “kanlarında banyo yapacağız” sözleri hala hafızalardadır. Peker’in ifşaatlarıyla ortaya saçılan çete, mafya-siyaset üçgeni eli ile organize edilen suikast, çökme ve algı operasyonları da dünden bugüne değişmeyen Türkiye tablosunun diğer yanıdır. 
Bir daha asla olmaz dediğimiz insanlık suçlarının farklı biçimlerde işlendiği günümüzde, Madımak kendisini sürekli hatırlatmaktadır. Yanmaktan, yakılmaktan, katliamlara maruz kalmaktan emekçiler ancak birleşik bir mücadele yürüterek kurtulabilir. İnsanları diri diri yakarken kılını bile kıpırdatmayan gericiliğin, buna politikalarıyla yol açan rejimin, kibriti el altından uzatan paramiliter güçlerin dize getirilmesi ancak bu yolla, yani birleşik bir işçi emekçi mücadelesiyle yenilmesi mümkündür. Savaşlardan, katliamlardan ancak; halkın kendi kaderini eline alabildiği emekçilerin hakları için mücadeleye girerek ve insanca çalışıp yaşayabildiği halkçı bir düzenin inşa ederek kurtulabiliriz. İşte o zaman demokratik laik özgür bir ülkede Sivas Katliamını yaşatanlar hesap vermekten kurtulamayacaklardır.” (Haber Merkezi)
 

Editör: TE Bilisim