Meselenin rahip Brunson olmadığını, meselenin, batmakta olan bir strateji olduğunu belirten Saatcı, “Ülkemizde bazı kesimlerin yaşadığımız süreci hala Brunson üzerinden okumaya çalışmaları ve hatta hukuku hiçe sayarcasına “Ver Brunson’u krizden kurtul” kolaycılığı 15 Temmuz’da büyük bir yenilgiye uğrattığımız emperyalizmin yeniden mevzi kazanmasından başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Aslında mesele açık ve seçik bir şekilde karşımızda durmaktadır. Küresel emperyalizmin öncüsü ABD, kendi içindeki krizi gizlemek için dünya devletlerine savaş açmış durumdadır. Öte yandan, geçen yüzyıl ortasında Amerikan hegemonyasını sağlamak için sahaya sürülen bütün kavramlar ve bu kavramların kurumsal yapılarının güvenirliliği kalmamıştır. Buna karşılık dünyanın bir çok yerinde yeni arayışlar, bağımsız politikalar geliştirilmektedir. Yani; küresel emperyalist ABD’nin gerek ekonomik anlamda gerekse siyasi anlamda kendi içinde yaşadığı krizler, bir hegemonik boşluk oluştururken, dünyada her devlet yeni ittifaklar yeni paktlar oluşturmak için çabalamaktadır. Bu durum yeni bir dünyanın habercisidir. Ve bu dünyanın kurulması noktasında gerek tarihi derinliği ile gerekse de tarihi derinliğine koşut olarak geniş bir coğrafyaya hitap eden Türkiye’ye büyük imkanlar sunmaktadır. Nitekim, son yıllarda atılan adımlar bizim umutlarımızı artırırken, emperyalizmin histeriye varacak derecede agrasifleşmesine neden olmaktadır. Bugün yaşadıklarımızın bir veçhesi/yüzü de budur. Bu hakikati göremeyen, hala geçen yüzyıl askeri ve siyasi darbelerle ülkemize yerleşen vesayetin dilinden kurtulamayanların, Amerikan hegemonyasının /emperyalizminin temel aygıtlarından biri olan ve “küresel rezerv para” olarak deklare edilen doları tek hakikat olarak görmeleri de kaçınılmazdır. Onun içindir ki, vesayet döneminde oluşan ezberle konuşanların milletimizin hilafına kurdukları cümleler bizim için felaket tellallığı mesabesindedir" dedi.

Bütün bunlardan hareketle; emperyalizmin yaşadığı krizinin oluşturacağı muhtemel yıkıntılardan kurtulmanın ve son yıllarda bütün olumsuzluklara, bütün saldırılara rağmen adım adım hayata geçirilen “Güçlü ve büyük Türkiye” idealinin tam anlamıyla tecellisinin sağlanmasının tek yolun toplumsal dayanışmayı koruyarak devlet ve millet birlikteliğini güçlendirmek olduğuna dile getirdi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim