23 Aralık 1930’da Menemen’de vatanın artık hurafelerle yönetilmeyecek olmasını isyan sebebi yapan bir grup yobazın başlattığı ve Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi katletmesiyle sonuçlanan acı olayın, laik ve demokratik Cumhuriyet’in varlığına yönelen başarısız girişimlerden biri olarak tarihteki yerini aldığını vurguladı.

Cumhuriyet’e ve Atatürk devrimlerine inanmış Mustafa Fehmi Kubilay’ın, yobazların saldırısına karşı canını siper ettiğini ve Büyük Önder Atatürk'ün altını çizdiği gibi “Cumhuriyet’in hayatiyetini tazeleyen ve kuvvetlendiren bir simge" olarak ulusun gönlünde “Devrim şehidi” olarak ölümsüzleştiğini belirtti.

Menemen Olayının, gericilerin gerçek yüzünü ilk gösterdiği hadiselerden de olsa, maalesef son olmadığını kaydeden Yaşar, çağdaşlıkta Avrupa ülkelerini bile geride bırakacak ilkelerle kurulan Cumhuriyet'in tarihinin yobazların kalkışmalarıyla dolu olduğunu söyledi. Her dönemde Cumhuriyet’i yıkmayı, toplumun Cumhuriyet döneminde elde ettiği çağdaş kazanımları yok etmeyi amaçlayan oluşumlar ortaya çıktığına dikkat çeken Yaşar, “Türkiye, benzer acıları Çorum’da, Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta daha geniş katliamlar halinde defalarca yaşamış; Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, Turan Dursun gibi nice ilerici aydınımız canından edilmiştir.

Kubilay’ın yeni harflerle eğitime karşı çıkan gericiler tarafından şehit edilmesinin ardından Atatürk yayınladığı taziye mesajında; “…Kubilay Bey şehit edilirken, mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında, ahaliden bazılarının onlara alkışla destekte bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir…” demiştir. Ne yazık ki bugün ülkemizde hala o alkış sesleri zaman zaman yükselmektedir. Atatürk devrimlerine, çağdaşlığa, eşitliğe, bağımsızlığa karşı olan zihniyet, bugün o alkış sesleri sayesinde daha da pervasızlaşmıştır.

Bugün karma eğitime karşı çıkan, kız çocuklarının okumasını ve kadınların iş hayatında varlık göstermesini rahatsız edici bulan, tarikatların dernek adı altında toplumun ve kamu hizmetlerinin her alanında varlık göstermesinden memnuniyet duyan zihniyet, o alkışların karanlık meyvesidir.

Bu ülkeyi inadına aydınlık günlere kavuşturmak isteyen bizlerin ise yegane görevi, bu karanlık zihniyetin karşısında Kubilay gibi durmaktır. Bu görev, bize Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının mirasıdır.

Bu ilkelerle kurulan, Başöğretmen'in izindeki eğitim neferlerinin var ettiği Eğitim-İş olarak ahdımız, gericilerin karşısında Kubilay gibi olmak ve Kubilaylar yetiştirmektir. Mevcut siyasi iktidarın gerici politikalarına, toplumda yaratılan suni mezhepçi kutuplaşmaya, baskılara, tehditlere rağmen bu ilkemizden bir adım bile geri atmayacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.

Devrim şehidimiz Kubilay’ı, şükranla ve minnetle anıyor, aziz hatırasını mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğimize söz veriyoruz” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim