Osmancık’ta bulunan Koyunbaba Türbesi’ne mescit yapılıp imam atanması mahkemeye taşındı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi’nin Koyunbaba Türbesi'nin bulunduğu alana mescit yapılıp imam atanması nedeniyle Çorum Bölge İdare Mahkemesi’ne açtığı davanın duruşması dün görüldü.
Av. Sadık Eral, Av. Ahmet Özdel ve Av. Sadık Eral tarafından temsil edilen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şubesi, Koyunbaba Dergahı’nın bir Alevi inanç merkezi olduğunu belirterek, dergahın kendilerine verilmesini talep ediyor.
Mahkemede ilk konuşması yapan Av. Sadık Eral, alevi toplumunun geçmişten günümüze kadar yaşadığı sorunlara dikkat çekti.
Av. Ahmet Özdel ise, Türkiye'de kendisini Alevi-Bektaşi olarak tanımlayan büyük bir vatandaş topluluğunun bulunduğunun altını çizerek, “Bu gerçekliğin inançlarını, değerlerini, kutsallarının ne olduğunu belirlemek idarenin/devletin görevi değildir. Hele hele devletin bünyesinde kurulmuş bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi hiç değildir” dedi.
Dava konusu türbenin kim tarafından nasıl ve ne şekilde kullanılacağı ve kullanılması sorununda da devletin tarafsız olması gerektiğini kaydeden Özdel, “Tekkelerin kapatılmasına ilişkin söz konusu kanun ile el konulan ve en sonunda Vakıflar İdaresi’ne verilen bu kutsal mekânın/ibadethanenin Alevi-Bektaşi inancına ait olduğu da tartışmasızdır.
Gerek Çorum ili ve civarındaki tüm kişiler, gerek resmi kaynaklar, gerek bu hususta yazılmış tüm belge ve kitaplar; burasının Alevi-Bektaşi Dergahı olduğunu göstermektedir. İdarenin de buranın başka bir inanç gurubuna ait olduğu yönünde delili yoktur.
Yüz yıllarca cem törenlerinin ve Alevi-Bektaşi ibadetlerinin yapıldığı bu tarihi mekânının Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Alevi- Bektaşi inancına sahip insanlara ait olduğu bilinmektedir. Eğer mahkeme bu konuda bir tereddüde düşerse, internet üzerinden bir araştırma yapması yada bir kütüphaneden tarih kitaplarına karıştırması yeterli olur.
Bu tartışmasız durum karşısında bu mekânın bir ibadethane olduğu, bu ibadethanenin ise Alevi-Bektaşilere ait olduğu açıktır. Davalı idarenin aksi yönde bir eylem içerisine girmesi kabul edilemez bir durumdur. Böyle bir dergâha imam ataması-cami açması- mescit yapması açıkça anayasaya ve insan hakları sözleşmelerine ve yargı içtihatlarına aykırı davrandığını göstermektedir.
Bu güne kadar bu heyette birçok karar verilmiştir. Verdiğiniz kararlar ile kazananlar sevinmiş, kaybedenler üzülmüştür. Fakat bu davanın kabulü halinde kaybeden olmayacaktır. Ülkemizde yaşayan vicdanlı hiçbir vatandaş Aleviler ibadethane hakkını aldığı diye üzülmez. Çünkü hepimizin amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olmasıdır. Bu davayı açanlar hukuk devleti istiyor, eşit hak istiyor, eşit yurttaşlık istiyor, kısaca adalet istiyor. Davanın kabulü bu hakların verilmesini sağlayacak. Davanın reddi halinde ise adalet başka yerlerde aranacaktır.
Bu karar davanın kabulü yönünde olursa binlerce Alevi'nin mahkemelere olan inancı artacak, adalete güven gelecektir” şeklinde konuştu.
Av. Doğan Öksüz ise davalarının insan hakları meselesinin yattığına dikkat çekerek, “Bu davada hepimiz gerçekten öz kardeş miyiz yoksa üvey kardeş miyiz bu soruya cevap bulunacaktır” dedi. Koyunbaba’nın Amasya, Tokat, Çorum, Kastamoru ve Çankırı çevresinde yaşayan 250 bin Alevi-Bektaşi için çok önemli bir dergâh olduğunu belirten Öksüz, türbenin etrafında çok sayıda cami bulunmasına rağmen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Koyunbaba Türbesi’ni de mescide çevirmek için çaba gösterdiğini kaydetti.
Avukatların taleplerini dinleyen İdare Mahkemesi’nin önümüzdeki günlerde kararını açıklaması bekleniyor.
(Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim