Kuzey Irak'ta bağımsızlık referandumu kararının, tarihten günümüze Kürtlerin arzularından uzak olarak, Barzani ve Talabani yönetimindeki siyasi anlayışlarla gündem oluşturulduğu bilinen bir hakikat olduğunu kaydeden Fikret Aktağ, “Devletimiz, PKK uzantılarının, Suriye´nin kuzeyinde tamamlamaya çalıştıkları terör koridoruna Fırat Kalkanı ile cevap verdi ama Menbiç´teki ilerlemelerine set çekilemedi. Sözde en büyük müttefikimiz de, ona karşı yaklaşmaya çalıştığımız kuzey komşumuz (!) da PKK uzantısına desteklerini açıkça gösterdiler.

Suriye ve Irak´ta bin yıllık Türk varlığı tehdit altındadır. Türkmeneli coğrafyasının silinmesi karşısında tarihî sorumluluğunu yerine getiremeyecek olanlar, Türk milletinin ve tarihin huzurunda vebal altındadırlar. Yöneticilerimiz ve siyasilerimiz, bekamıza, asıl tehdidin geldiği bu coğrafyadaki gelişmelere odaklanmak zorundadırlar. Bu tehdit karşısında yekvücut olmamız gerekmektedir.

Türk Devleti Kuzey Irak yönetimine ve Irak hükümetine bölgeyle ilgili kesin ve net tavrını açıkça bildirmelidir. Kerkük´te Kuzey Irak yönetiminin bezinin resmi dairelere asılması kararı bardağı taşırmıştır. Türkmen varlığının silinmesi istikametindeki adımlara dur demelidir. Suriye´nin kuzeyindeki terör örgütü varlığını destekleyen devletlere karşı da net ve açık bir duruş ortaya konulmalıdır. Bu yapıldığı takdirde Türk milleti bir bütün olarak bu gailenin üstesinden gelinmesi için üzerine düşeni yapacaktır.

Türkiye´nin güvenliği ve bütünlüğü Kerkük´ten, Telafer´den, Tuzhurmatu´dan, Suriye´nin kuzeyinden, Bayır Bucak´tan geçer. Türkmeneli´ndeki Türk varlığının korunması hem insanî hem de millî bir vazifedir. Kerkük oldubittiye getirilip peşmergenin hâkimiyetine girerse, dahası güney sınırlarımız boyunca Kürdistan kurulursa Türkiye felç olacaktır. Kerkük’ün güvenliği Ankara’nın güvenliği demektir. Tarih, coğrafya ve milli müktesebata göre Ankara ile Kerkük’ün kaderi bir ve aynıdır” dedi. (Haber Merkezi”

Editör: TE Bilisim