İlk öğrenme aşamasında insanların başına gelen şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu zannettiğini ancak hayatlarının da tepetaklak olduğunu anlatan Şahin, insanın çevreye, dünyaya, her şeye hatta kendisine dahi ne kadar yabancılaşmış olduğunuzu hissettiğini kaydetti. Bu aşamada mantık ve duygular arasında denge kurulmaya çalışıldığını, sonucunda hasta olan kişinin, çevreyi, hayata bakışını ve daha pek çok şeyi değiştirecek olan zorlu bir sürece adım atmak zorunda bırakıldığını vurguladı.

Tüm olanlara rağmen hala hayatta olunduğuna şükredildiğini belirten Bekir Şahin, “Sevdiklerini bir anda deprem, trafik kazası gibi felaketlerle kaybetmek zorunda kalmış ve mücadele şansı bile olamamış olan insanları düşünüp, onlar için üzülürken, yine de mücadele şansı olması umuduna tutunursunuz. Başka yapacak bir şey yoktur çünkü. Başa gelebilecek en kötü olaydır. Öğrendiğiniz anda bin parçaya bölünüp yok olmak istersiniz. Sevdiğiniz sizin desteğinize ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Tedavi sırasın da o güzel sacları kaşları dökülür ve gözleri donuklaşır. Sizin üzülme lüksünüz yoktur, her an yüzünüz de plastik bir gülümseme ile sevdiğinize destek olmanız gerekir; ağlayamazsınız bile.

Etrafınız bu haberi aldıktan sonra sizi anladığını, her koşulda yanınız da olacağını söyleyen insanlarla dolar ama yalnızsınızdır. Kimse sizi anlayamaz. Bütün bu olanlar arasında siz ufacık olup en dibe düşersiniz ama oradan eskisinden de güçlü bir halde çıkmanız uzun sürmez. Eskiden neşeli ve umutlu başlayan sabahların simdi o boğucu umutsuzluğuna dayanmanızı sağlayan da budur. Gerçek havada asılı durur ama kimse ondan bahsetmez, görmek istemez, yüzünü çevirmek ister ama beceremez.

Umarım kimse bu tür bir haber almak zorunda ve zamandan önce olgunlaşmak zorunda kalmaz...

Ölümün size, canınız bildiğiniz insana ne kadar yakın durduğunu öğrenmektir aynı zamanda. İnanamazsınız, inanmak istemezsiniz, yokmuş gibi davranırsınız ama aslında bilirsiniz, oradadır. Sizden, yaşamdan daha büyük bir olgu karşısında yapacak hiçbir şeyiniz yoktur. Sadece yaşanan günleri uzatmaya çalışırsınız. Ağlamaz hep gülersiniz. Gülersiniz de gece oldu mu dolar gözleriniz, engel olamazsınız içinizde biriken acıya ve yalnızlığa.. Ağlarsınız. Yaşınız kaç olursa olsun, bir çocuk gibi oturur ağlarsınız. Bilirsiniz siz hep onun yanında olacağınızın. Gece yorganın altında akan gözyaşlarınızla ıslanmış yastığınızı hastanızın günaydın sarılışından önce, o görmeden değiştirirsiniz.

En sevdiğinizin yanın da olmak istediğinizin kulağına 'şşşşşşştttt hepsi geçti, kötü bir rüyaydı yaşadıkların' dediğiniz olaydır, aynı siz küçükken bir kabus gördüğünüzde onun sizin kulağına bu sözleri usulca fısıldaması gibi o bir kere kanser olmuştur amelem yerlerinin, memesinin, bacağının, kolunun, ağrısından uyuyamayıp inlediği her gece, ya da göğüs olması, bacak olması, kol olması, gereken yerde o boşluğu her gördüğünüz de kahrolur, siz bin kere kanser olursunuz. Her seferinde bir başka yalan derken aslında o yalanlara inanmak istediğinizi anlarsınız. Size hayatı öğreten kadın bir şey daha öğretmiştir artık. Güçlü olmanız gerektiğin, belli etmemeniz gerektiğini, kanserde moralin çok önemli olduğunu.

Ruhunuzu, kendinizi seferber etmekten ve sonuna kadar onun yanında olup mücadele etmekten başka. Sevginin ve her şeyin değerini daha iyi anlarsınız. Hastanızın değerini daha iyi anlarsınız ve kendinizden geçercesine yalvarır yakarırsınız, ne olur ölmesin diye. Dünyanın üzerinize çökmesiyle eş değerdir.

Öpmelere, koklamaya doyamadığınız Sevdiğinizi kaybettiğinizde ise yüreğinizden bir parçayı da kaybettiğiniz gündür. Berbat bir şeydir hastan ameliyathanedeyken zaman geçmek bilmez şuursuzca yürümekten ayakların kopacak kadar ağrır, ameliyat sonrası süreçte kemoterapi alırken gözünün önünde acı çekişini izlersin sacları döküldüğü için yasadığı ruhsal çöküntüyü görürsün her ne kadar sana çaktırmamaya çalışsa da ca ve cea değerlerinin düşüşünü gördükçe gözlerindeki umudu görürüsün savaşma azmine hayran kalırsın ve kurtulması için Allah’a yalvarırsın zor süreçtir.

Kabullendikten ve iyileşeceğine inandıktan sonra ise biraz daha kolay ilerliyor zaman. Düşünmek bile istemezken bir anda karşılaşılan, o andan itibaren hiçbir şeyin asla eskisi gibi olmayacağını kafana çivi gibi çakan, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıp bekleme anı. Çaresizlik” dedi.(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim