Bunun son örneğinin, Türkiye Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nurullah Dal olduğunu kaydeden Yaşar, parasız verilmesi gereken kamusal bir hizmet olan eğitimin piyasalaştırılmasının tilkiye kümes emanet etmekten farkı olmadığının ifadesi olan Dal’ın, okulların açılmasına dair tartışmada bilimsellikten ve empatiden uzak biçimde eğitimcileri, eğitim sendikalarını suçladığını kaydetti. “Dünyanın her yerinde okulların açılması birinci gündemken burada tek muhalefetin bulunduğunu onun da öğretmen sendikaları olduğunu söyleyen Yaşar, açıklamadaki iddianın aksine dünyanın birçok ülkesinde, pandemiye rağmen okulların açılıp açılmayacağı, açılacaksa tedbirlerin nasıl olacağının hararetli bir konu olduğunu, öyle ki bazı ülkelerde okulların önce açıldığını, ardından riskin tırmandığının görülmesi üzerine tekrar kapatıldığını vurguladı.

Açıklamaya göre eğitimcilerin bazılarının hayatlarından endişe duyduklarını sosyal medyada anonim hesaplarla duyurması da Nurullah Dal'ın ve dolayısıyla birçok özel eğitim kurumu sahibinin canını sıktığını belirten Yaşar, “Bu can sıkıntısının nedeni hesapların anonim olması nedeniyle fişleme yapılamaması olduğu açıktır.

İnsanların canlarından endişe etmesini dahi rahatsız edici bulan özel okullar sözcüsü, utanmadan ‘mesele eğitim’ demektedir. Pandemi ilk başladığında velilerin ödediği servis paralarını bile iade etmeyen, velilerden eğitim için alınan parayı inşaata yatırıp öğretmenleri eylem yapacak hale getiren özel okullara dair ağzını dahi açmayan Dal, belli ki eğitimi değil, sadece bindiği dalı umursamaktadır.

Canından endişe eden öğretmenleri, çocuğu için kaygı duyan velileri küçümseyen bu zat, Korona virüsün sabit bir kabus olduğunu ileri sürerek de cehaletini gözler önüne sermiştir. Dal'ın "Salgın İstanbul’da var ama Artvin’de, Edirne’de yok. Buralarda okulları niye kapatıyoruz?” sözleri, işte bu cehaletin dışa vurumudur.
Esnaf zihniyetiyle, dükkan gözüyle baktığınız o kurumların pandemi koşullarında açılıp açılmayacağı, bilimin konusudur. Normali, tartışmanın taraflarının (birçok ülkede olduğu gibi) verilerle, dayanaklarla konuşup en makul kararın alınmasını sağlamasıdır. Öğretmenin, öğrencinin ve bulaşma ihtimali nedeniyle velilerin canını küçümseyen bu anlayışa hiçbir zaman cevapsız kalmayacağız. Üyemiz olsun olmasın, her eğitimcinin haklı kavgasında her zaman var olacağız!

Parlak bir geleceğin en önemli hammaddesi olan eğitimi, sizin gibi tüccar zihniyetli insanların pençesinden kurtarmak için verdiğimiz mücadeleyi ilk gün azmiyle sürdüreceğiz. Canınızı sıkmaya devam edeceğiz. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı gayet memnunuz” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim