Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması’nda önemli bir yer tutan insan haklarının, 10 Aralık 1948 tarihinde “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ile özel bir düzenlemeye tabi tutulduğunu hatırlatan Yaşar, ülkemiz tarafından da 6 Nisan 1949’da onaylanan bu beyannameyle tüm insanların hiçbir ayrım gözetilmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, hür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmalarının garanti altına alındığını vurguladı.

Baro Başkanı Kenan Yaşar kutlama mesajında şunları dile getirdi:

“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca kabulünün 70. yıldönümü olan 10 Aralık, yüzyıllar boyunca süren bir mücadelenin ürünü olarak, insanların doğuştan ve eşit bir biçimde sahip oldukları hakları ifade eden uluslararası bir belgenin kabul edilişinin kutlandığı bir gündür.

İnsan hakları, tüm insanlığın ortak değeri ve uygar ülkelerin ortak paydasıdır. İnsanlar arasında hiçbir zaman dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin onlara hür, eşit bireyler olarak, insan onuruyla bağdaşan tarzda muamele etmek, insan hakları kavramının özüdür. İnsan hakları, çağdaş uygar toplumun temel özelliklerindendir. İnsan hakları demokrasinin vazgeçilmez unsurudur.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni ilk imzalayan ülkeler arasında yer alan Türkiye, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in temel insan hakları sözleşmelerine taraftır. Kanunlar önünde bireylerin eşitliği ve ayrımcılığa uğramamaları ilkelerine dayanan insan haklarına saygı, Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez niteliğidir. Barışın hâmisi olan Mevlânaları, Yunus Emreleri, Hacı Bektâş-ı Velîleri bağrından çıkaran; tarihi geçmişi adaletle ve barışla anılan bir milletin evlâtları olarak Dünya İnsan Hakları Günü’nü gururla kutluyoruz.

İnsan Hakları sorunu, bütün ülkelerin gündemindedir. Bütün ülkeler, insan hakları ihlallerine meydan vermemeyi başlıca görev olarak kabul etmek durumundadır. Ancak insan haklarının korunması görevi, sadece hükümetlerin başarabileceği bir iş değildir. Bu görev; bütün kuruluşların, aynı zamanda bütün insanların işbirliğini gerektirmektedir. Bu çerçeve içerisinde, insan hakları bilincinin ve insan haklarının tam olarak benimsenerek uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun toplumda ve bütün insanlarda bulunması büyük önem taşımaktadır.

İnsan onuru ve eşitlik, insan hakları fikrinin merkezinde yer alan iki temel değerdir. Bütün insanların eşit olması, insan haklarını evrensel kılar, insan hakları daha iyi ve onurlu bir yaşam için gerekli olan temel standartlar tanımlandığında anlaşılabilir.

İnsanların ve toplumların yaşamlarını insan onuru ve eşitliği temelinde birlikte sürdürebilmeleri için gerekli olan değerler ise özgürlük, adalet, ayrımcılık yapmamak başkalarına saygı göstermek, hoşgörü ve sorumluluktur.

Unutmayalım ki sesiz ve tepkisiz kalınan her zulüm, zalimi daha da pervasızlaştırır. Görmezden gelinen her trajedi, yenilerinin habercisi demektir.

İnsan haklarının korunup geliştirilmesi, kamu güvenliğini tehdit eden bir unsur değil, bilakis bireylere onurlu bir yaşamın tüm koşullarını sağlaması yönüyle kamu düzeninin, huzurun ve esenliğin teminatıdır.

Bu günün; tüm kurum, kuruluş, bireyler ve özellikle medya tarafından insanların insan hakları konusunda bilgilendirilmesi ve hak arama bilincinin geliştirilmesine yönelik bir fırsat olarak görülmesi, insan hak ve özgürlüklerinin herkes için tüm yönleriyle korunup hayata geçirildiği bir dünyaya ulaşılması temennisiyle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü kutlarız.”

(Recep SERBES)

Editör: TE Bilisim