Kat karşılığı ve kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılan eski yapılar; yerini daha modern ve lüks konutlara bırakıyor.
Kalıpçısından sıvacısına, elektrik ve su tesisatçısından mobilyacısına kadar onlarca insan da bu sektöre hizmet edip, evine emek götürüyor.
“Çorum’u sevenlerin gazetesi” ÇORUM HABER olarak biz de inşaat ustaları ile görüşüp, sektörün nabzını tutmaya çalıştık.
Elinde kürek, belinde metre ile iskelede adeta cambazlık yapan zanaatkârlar, mesleğin zorlukları ile sektörde karşılaşmış oldukları problemleri Gazetemiz’e anlattı.
İnşaatlarda güvenlik önlemlerinin yeterli düzeyde olmadığını söyleyen işinin eri insanlar; sigorta primlerinin de yatırılmadığını iddia etti.
Çoğunlukla veresiye çalıştıklarını ve yaptıkları işin karşılığını bir türlü alamadıklarını ifade eden eli uz kişiler; meslekte çırak yetişmemesinden dolayı da dert yandı.
Daha yüksek ücret karşılığında yurtdışında çalışmayı istediklerini fakat buna ‘aile özleminin’ mâni olduğunu belirten ustalar; birikim yapmak bir tarafa, tek kaygılarının ‘günü geçirmek’ olduğunu söyledi.


İnşaat işçileri ile görüşen arkadaşımız Onur MÜLAZIM, sektörün nabzını tutmaya çalıştı.


Elektrik tesisatı ustası Güven Sevici, bu işin çok dikkat gerektirdiğini söyledi.

“30 YIL İNŞAATTA ÇALIŞTIM, BİR EV SAHİBİ OLAMADIM”
30 yıla yakın bir süredir inşaat sektörünün içerisinde olduğunu belirten elektrik tesisatı ustası Güven Sevici; Çorum’da yaptıkları işin kıymetinin bilinmediğini söyledi.
Anahtar teslimi iş aldıklarını, işi zamanında teslim ettiklerini fakat buna rağmen emeğinin karşılığını alamadıklarını ifade eden Sevici, “Sabah saat 08.00’de işbaşı yapıyoruz, akşam 17.00’de paydos ediyoruz. Tabi işlerimizin uzadığı da oluyor. Bitirmemiz gereken iş olursa, saat kaç olursa olsun çalışıyoruz. Haftada bir gün de tatil yapıyoruz. Fakat acil bir işimiz çıkarsa Pazar günleri bile çalışıyoruz. Sigortamız yatıyor ama inşaatçıların birçoğunun sigortası yatmıyor. Cebinde biraz parası olanlar, kendi imkânları ile yatırmaya çalışıyor. Sektörde ücretler düşük; beklentimizin altında maaş alıyoruz. 30 yıldır elektrikçilik yapıyorum, yüzlerce insanın ev sahibi olmasına vesile oldum ama 30 yılda bir ev sahibi olamadım” dedi.

“NAKİT PARA DÖNMÜYOR”
Çorum piyasasına ilişkin de değerlendirmede bulunan Sevici, “Biz 3 kişilik ekip halinde çalışıyoruz. Yazın sıcaktan, kışın da soğuktan nasibimizi alıyoruz. Çorum’da inşaat sektöründe şu sıralar pek hareketlilik yok, nakit döngüsü ise sıfır. Daha önce Afganistan, Rusya ve Irak’ta çalıştım. Çorum’da kazandığım paranın iki katını aldım. Ama hem aile özlemi çekiyorsun hem de cenazen olsa bile kolay kolay memlekete dönemiyorsun” diye konuştu.

“ELEKTRİK İŞİ, HATAYI AFFETMİYOR”
Mesleğin birtakım zorluklarının bulunduğunu, fakat buna rağmen çalışmak zorunda olduklarını ifade eden Güven Sevici; “Her işin olduğu gibi elektrikçiliğin de zorlukları var elbette. Aşırı dikkat gerektiriyor ve hatayı affetmiyor. Bu zamana kadar iş kazası geçirmedim. Ama kaza geçiren bir arkadaşım oldu. Sırf emniyet kemeri takmadığından dolayı elektrik akımına kapılıp iskeleden düştü. Kemerini takmış olsaydı bunlar yaşanmayacaktı” dedi.

“MESLEKTE ÇIRAK YETİŞMİYOR”
İnşaatta çoğu zaman yemek yemeye dahi zaman bulamadıklarını, bazen lokantaya gidip yemek yediklerini bazen de inşaata hazır yiyecek sipariş ettiklerini belirten Sevici, “Meslekte çırak yetişmiyor. Yeni nesil yaptığımız işi de beğenmiyor. Lise eğitiminin mecburi olması ve her ile üniversite yapılması; gençleri sektörden uzaklaştırdı” açıklamasında bulundu.


Demirci ve kalıpçı ustalar, sıcaktan korunmak için ağaç gölgelerine sığınıyor.


Su tesisatı ustası İsmail Kelam, yurtdışında çalışmanın daha avantajlı olduğunu söyledi.

“BEKÂR OLSAM, ÇORUM’DA BİR DAKİKA BİLE DURMAM”
Kalorifer, doğalgaz ve su tesisatı işinde 7 yıldır çalıştığını ve eve ekmek götürme mecburiyetinde olduğunu belirten İsmail Kelam; yurtdışında çalışmanın daha avantajlı olduğunu söyledi.
İnşaat işlerinde zaman zaman 15 saat aralıksız çalıştıklarını ifade eden İsmail Kelam; “Bu yıl Çorum’da inşaat çok fazla ve işlerimiz, geçen yıla nazaran daha iyi durumda. Özellikle bu ay yoğun bir çalışma dönemi geçiriyoruz. Gündüzleri inşaatta, akşamları tadilattayız. Yeri geliyor gece yarısına kadar çalıştığımız oluyor. Ücretimizde aksaklık olmuyor, sigortamız da zamanında yatıyor. Sektördeki tek sıkıntımız nitelikli eleman olmaması ve çırak yetişmemesi. Okullar kapanıp da tatil başlayınca, kısa süreliğine de olsa rahat ediyoruz. Fakat sabit çalışacak çırak ve kalfa bulamıyoruz” dedi.

“YAZIN YANIYOR, KIŞIN DONUYORUZ”

Yaz-kış demeden çalıştıklarını ve mesleğin zorluklarına karşı göğüs gerdiklerini dile getiren Kelam, “Her işin bir zorluğu, bir tehlikesi var. Bizim işimiz su ile olduğu için özellikle kışın çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Hava soğuk, su soğuk, inşaat soğuk… Dudağımız ve ellerimiz çatlıyor. Yazın da tabliye atarken güneşin altında yanıyoruz. Yeri geliyor atletle çalıştığımız oluyor. Tatile gitmişçesine kararıyoruz. Sıkıntılarımızı anlatmakla bitiremem” dedi ve ekledi.

“ÇALIŞMAYA MECBURUZ”

“Yaptığımız iş hep veresiye. Nakit para dönmüyor. Alacağımızı zamanında tahsil edemiyoruz. Emeğimizin karşılığını da alamıyoruz. Mesleği bırakmayı defalarca düşündüm. Fakat sorumluluklarımız var. Eve ekmek götürmek zorundayız. Yani çalışmaya mecburuz. Daha önce 3 ay Ankara’da çalıştım. Eve döndüğümde küçük kızım beni tanıyamadı. Yurtdışına gitmeye niyetlendim ama yapamadım. Evli olunca gurbete gitmek zor oluyor. Maddi yönden yurtdışı bizim için bir avantaj, iyi paralar kazanıyoruz fakat ailenden uzak kalıyorsun. Bekâr olsam Çorum’da bir dakika bile durmazdım.”


22 yıldır inşaatlarda çalışan Erkan Yiğirci, bir kez iskeleden düştüğünü söyledi.

EMEKLİ OLABİLMEK İÇİN GÜN SAYIYOR
Alçı, sıva, boya ve montalama işleri yapan Erkan Yiğirci de daha önce yurtdışında çalışanlardan. Diğer meslek gruplarına kıyasla inşaat işinin riskli ve yorucu olduğunu belirten Yiğirci, emekli olabilmek için gün saydığını söyledi.

“İSKELEDEN DÜŞTÜM”
Yiğirci, “22 yıldır inşaatlarda çalışıyorum. İşimden de aldığım ücretten de memnunum. Sigortamı kendim yatırıyorum. Emekli olmama daha 10 yılım var. 52 yaşına kadar çalışmak zorundayım. 1 kez iş kazası geçirdim. İskeleden düştüm ve parmaklarım kırıldı” dedi.

“YURTDIŞINA GİDİYORUM”

Yılda 8-9 ay ancak çalışabildiklerini ifade eden Erkan Yiğirci, “Kışın inşaatlar durunca bizim işler de bitiyor. Diğer zamanlarda ise yurtdışına gidiyorum. Daha önce Rusya, Azerbaycan ve Irak’ta çalıştım. Yurtdışında çalışma saatleri çok uzun. Günlük 12 saat çalışıyorsunuz. Türkiye şartlarına göre 2 kat para kazanıyorsunuz. Fakat ben bu tempoya ancak 6 ay katlanabildim” diye konuştu.


1988 yılından beri su tesisatı işi yapan Haydar Kartal, seyyar ustalardan dert yandı.

“İŞÇİNİN-EMEKÇİNİN HAKKI YOK SAYILIYOR”
27 yıldır su tesisatı işi yapan Haydar Kartal ise; inşaat sektöründe sıcak para akışı olmadığını ve ustaların sadece yevmiye ile yetindiğini söyledi.
Kartal, “1988 yılından beri su tesisatı işi yapıyorum. Bu yıl sektörde pek haraketlilik yok. Eskisi gibi daire karşılığı iş de alamıyoruz. Sektörde sıcak para dönmüyor. İşi ucuz ve veresiye yaparsan senden iyisi yok” dedi.

“SEYYAR USTALAR ÇOĞALDI”

Buna rağmen işçiliğinden feragat ederek, ucuz-pahalı demeden çalışan insanların olduğunu ifade eden Kartal, “Dükkânı olmayan insanlar bile bu işi yapar oldu. Sektörde seyyar çalışan ustalar ise çok fazla. Vergi yok, dükkân kirası yok, denetim yok. Çorum piyasasının pek tadı tuzu kalmadı. Sadece gün geçiriyoruz. Müteahhitler işi ucuz yapacak ustalarla çalışıyor. Parayı ne kadar çok kazanırız derdindeler. İşçinin-emekçinin hakkını gözeten yok. Ben de müteahhit olsam, ben de halimden şikayet etmem” diye konuştu.

“İŞÇİLİĞE ZAM YOK”

İnşaat sektöründe parayı kazananların daha çok yap-satcılar ile müteahhitler olduğunu belirten Haydar Kartal, “Adam dairesini istediği paradan satıyor. Geçen yıla göre konut fiyatları %20, %30 oranında zamlandı. Benzine, ekmeğe, elektriğe, suya zam geldi. Ama bizim işçilik 5 yıldır yerinde sayıyor” dedi.


İnşaatlarda iş güvenliğinin yetersiz olduğunu belirten Murat Çınar, inşaatların daha sık denetlenmesini istedi.

“MESLEĞİMİZ TEHLİKELİ”
İnşaatlarda ‘Kara Murat’ lakabıyla maruf Murat Çınar da; çok tehlike arz eden bir meslekte çalıştıklarını, buna rağmen can güvenliğine hiç önem verilmediğini iddia etti.
Baret, eldiven, emniyet kemeri ve çelik burunlu iş ayakkabısı giyme zorunluluğu olduğunu fakat bu gereçlerin kendilerine tahsis edilmediğini belirten Çınar, denetimlerin de yapılmadığını söyledi.

“İŞ GÜVELİĞİ YETERSİZ”

Çınar, “30 yıldır inşaatlarda çalışıyorum. Maaşımız bize yetmiyor. Ev yok, araba yok. Kötü bir motosikletim var, işe onunla gelip gidiyorum. Kafamızda baretimiz, elimizde eldiven, ayağımızda çelik burunlu iş ayakkabısı olması gerekiyor. Bunların hiçbiri bize tahsis edilmedi” dedi.

“İNŞAATLAR DENETLENSİN”

Bugüne kadar hiç iş kazası geçirmediğini fakat ölümle burun buruna yaşadıklarını belirten Çınar; “Bu işler televizyonda nutuk atmakla olmuyor. Gelsinler inşaatları doğru düzgün denetlesinler. Tarlada çalışan adamın sigortası inşaattan yatıyor. Böyle saçma bir uygulama olabilir mi? Burada başımıza bir iş gelse, bunun vebalini kim ödeyecek?” diyerek sitem etti.

(Onur MÜLAZIM)

Editör: TE Bilisim