Prof. Dr. Robert Iskander Nigmatulin, TÜBA Forumu Akademi Konferansları kapsamında Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde düzenlenen “İklim Değişikliğinin Fiziği ve Ekonomisi” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
İnsan faktörünün, tartışma konusu olan iklim değişikliği üzerindeki etkisinin doğal etkilere kıyasla çok düşük olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nigamtulin, okyanus akıntılarından kaynaklanan ısı aktarımlarına, astronomik faktörlerden sera gazlarının içeriğine kadar iklimi etkileyen pek çok unsurun olduğunu dile getirdi.
Önümüzdeki on yıllar boyunca yakıt tüketiminde ve karbondioksit emisyonunda artış olması beklendiğini ifade eden Rus bilim adamı, “Dünya nüfusu artmaya devam ediyor ve 70 yıl önce iki milyar olan nüfus, günümüzde yedi milyara yaklaşıyor. Günümüzde insan kaynaklı karbondioksit emisyonunun yüzde 90’ının, dünya nüfusunun sanayileşmiş bölgelerinde yaşayan sadece yüzde 25’lik kısmından kaynaklandığını görmekteyiz. Bu bölgeler Kuzey Amerika, Avrupa (Rusya dâhil), Çin, Japonya, Güney Kore ve pek çok diğer ülkeyi içine almaktadır. Kişi başı yıllık enerji kullanımı (eşdeğer petrol cinsinden) ABD’de 8,7 ton, Avrupa’da 4,2 ton, Rusya’da ise 2 tondur. İyi bilindiği üzere, 1990 yılında Rusya'nın benimsediği sanayisizleşme yaklaşımı, enerji kullanımında iki kat azalmayı beraberinde getirdi.” diye konuştu.
“İklim değişikliği tehdidine karşı ne yapılması gerekir?” sorusunun önemli olduğunu belirten Prof. Nigmatulin, “Kişi başı karbondioksit emisyonuna Avrupa’dan daha düşük düzeyde katkıda bulunan Rusya, Çin ve Hindistan’ın yanı sıra, dünya nüfusunun yüzde 75’ini oluşturan diğer ülkelerin başlıca sorunu yoksulluğun üstesinden gelmektir. Bu durumda bu ülkeleri endüstriyel kalkınma çalışmalarını yavaşlatmaya ve yaktıkları kömür ve hidrokarbon miktarını sınırlandırmaya ikna etmek mümkün olabilir mi? Son yıllarda Çin, yılda 50-60 GWt kapasiteli elektrik santralleri kurmaktadır. Rusya’da esas olarak doğal gaz ile çalışan elektrik santrallerinin toplam kapasitesi 210 GWt’dir. Enerji tüketiminde kısıtlamaya giderek ve enerji verimliliğini artırarak karbondioksit ve diğer zararlı madde emisyonlarının azaltılması görevi öncelikle zengin ülkelerin sorumluluğunda olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

(Recep SERBES)
Editör: TE Bilisim