Önceki gün parti binasında gerçekleştirilen basın toplantında Cıdık’a SP GİK Üyesi Ahmet Bölükbaş, SP Merkez İlçe Başkanı Orhan Sakınmaz ve bazı parti yöneticileri eşlik etti.

14 şeker fabrikasından 4’ünün satıldığını ve diğerlerinin de sırada olduğunu hatırlatan Cıdık, “Bor Şeker Fabrikası 84 milyon dolara, Kırşehir 82 milyon dolara, Çorum Şeker 132 milyon dolara, Yozgat Şeker ise 69 milyon dolara gitti. Bilindiği gibi 2011 yılında Şeker fabrikaları yine satışa arz edilmişti. İşte 2011 yılındaki rakamlar dikkate alındığında; Bugün 84 milyon dolara satılan Bor şeker fabrikasının 149 milyon dolara, bugün 82 milyon dolara giden Kırşehir fabrikası 141 milyon dolara, 132 milyon dolara satılan Çorum Şeker’in 192 milyon dolara, 69 milyon dolara satılan Yozgat Şeker Fabrikası’nın ise 119 milyon dolara satılması gerekiyordu. Arada 211 milyon dolar fark var. Rakamlar gösteriyor ki, bu iktidarın fabrika yapmasından geçtik, yapılanı bile adam gibi satmayı beceremiyor. Sayın Cumhurbaşkanı 2011 yılındaki ihaleyi, kamu yararı gözetilmediği için iptal ettirmişti. Şimdi sadece 4 fabrikada 200 milyon doların üzerinde bir kamu zararı var. Bakalım sayın Cumhurbaşkanı şimdi ne yapacak? Merakla bekliyoruz. Kendisini, ‘Ey Özleştirme idaresi, bu işi becermediniz’ diyecek mi? Yerli ve milli olmak bunu gerektirir” diye konuştu.

Türkiye’nin bugün İcra Dairesini kurdele keserek açan bir hükûmetle yönetildiğine dikkat çeken Cıdık, “Türkiye’de hiçbir şey yapılmıyor değil. Türkiye’de ciddi yatırmalar var. Önemsiz değil. Önemini sizin takdirine bırakıyorum. 2017 yılında cezaevi inşaatlarında büyük bir hamle var. 44 cezaevi var. Buna 5 milyar 300 milyon lira para harcandı. Kırşehir şeker fabrikasını 330 milyon liraya satan Hükümet, Aynı Kırşehir’e KDV’si içinde 338 milyona cezaevi yaptırıyor. İşte bu iktidarın yatırım anlayışı bu. Fabrika satmayı başarı, cezaevi açmayı yatırım sanıyorlar. Türkiye bugün İcra Dairesini kurdele keserek açan bir hükümetle yönetiliyor. Biz gardiyan devlet değil, garson devlet olmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

“HÜKÛMET’İN Mİ YOKSA DİYANET’İN Mİ HESABI YANLIŞ?”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fitre miktarını 19 TL olarak açıkladığını anımsatan Cıdık konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bildiğiniz üzere fitre miktarı bir kişinin bir günlük asgari ihtiyacını karşılamak üzere hesaplanır. Buradan yola çıkarak hep birlikte bir hesap yapmak istiyorum. Bugün 5 kişilik bir ailenin fitre miktarına göre bir aylık ihtiyacı olan para asgari 2 bin 850 liradır. Bugün Türkiye’de 14 milyon çalışanın 6 milyonu asgari ücretli! Peki, Türkiye’de asgari ücret ne kadar? 1600 lira. Şimdi soruyorum, bu ülkede Diyanet İşleri’nin hesabı mı yanlış, hükûmetin hesabı mı? Bu fitre hesabı bile milletin, içine düştüğü dar boğazı anlamaya yeter. Çay simit hesabı yaparak iktidara gelenler bugün otursunlar bu hesabı gözden geçirsinler. Demagoji yapmak yerine bu milletlin gerçek sorunlarını görsünler, bunları düzeltmeye çalışsınlar.”

“BİZ MİLLETİMİZLE İTTİFAK YAPACAĞIZ”

Saadet Partisi’nin 2019’daki Başkanlık Seçimi’nde Saadet Partisi’nin kimle ittifak yapacağına da açıklık getiren Faruk Cıdık, “Milletimiz bir umut ışığı arıyor. Bize soruyorlar; ittifak yapacak mısınız? Elbette biz mutlaka bir ittifak yapacağız. Çünkü ittifak yapmazsanız iktidar olamazsınız. Peki, kiminle ittifak yapacaksınız? İşte cevap veriyorum. Biz fitre parasına muhtaç hâle getirilmiş 6 milyon asgari ücretliyle ittifak yapacağız. Biz yarı fiyatına satılan Şeker Fabrikası işçileriyle, pancar ve tütün üreticileriyle ittifak yapacağız. Bylock mağduru, zoka mağduru, mor beyin mağduru, KHK mağdurlarıyla ittifak yapacağız. Sizi taşeron köleliğinden kurtarıyoruz denilerek kandırılan 4C’lilerle ittifak yapacağız. Biz milletimizle ittifak yapacağız.” şeklinde konuştu.

“28 ŞUBAT SÜRECİNDE BİLE DOĞRU KARARLAR VERİLİYORDU”

Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul ve vakfa bağlı öğrenci evlerine yapılan operasyonlara da değinen Faruk Cıdık, “Furkan Vakfı’na mensup öğrenci evleri mühürlenerek kız öğrenciler eşyalarıyla birlikte sınav dönemi sokağa atıldı. Bu FETÖ ile mücadelede bir sonuç olarak ortaya çıkıyor. Üzülerek ifade ediyorum. Ama bazıları buna kızıyor, kınıyor. Ancak biz 28 Şubat’ta bu yaşadığımızı ters bir yönden yeniden yaşıyoruz. 28 Şubat’ta yüksek yargı, üst düzey askerler, gazeteler, patronlar katıldı. Ancak o dönemde mahkemelerde doğru karar çıkıyordu. Bu kadar kendisine az savunma hakkı verilmeyen bir dönem yoktu. 5, 10, 15 sene geçecek ancak insanlar yaşadıklarını konuşacak. İnsanlar zulmü anlatacak. Furkan Vakfı’yla hiçbir zaman irtibatımız olmadı. Millî Görüş prensiplerine bağlı olduğu kanısında değiliz. Bizden değiller. Ancak solcu ya da sağcı olsun. Fikir kulübü üyesi olsun. Kanunları çiğnemediği sürece fikirlerini açıklamaktan kimse mahrum bırakılamaz. Bu evler hangi gerekçeyle mühürlendi? Bu kız öğrenciler hangi suçlamayla sokakta bırakıldı? Furkan Vakfı eğer AK Parti’ye karşı bir tavır sergilemeseydi böyle bir tavır görür müydü? Bu gidişattan ciddi endişe duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

(Recep SERBES)

Editör: TE Bilisim