Böylesine üretken bir akademisyenin işten atılma gerekçesinin imzasız bir ihbar mektubuna dayandırıldığını ve 6 yıl sonra Oya Yağcı’nın, imzasız ihbar mektubu sonrasında üniversitede oluşturulan komisyon tarafından, atanma kriterlerine uygun bulunmadığı gerekçesiyle işten atıldığını ifade eden Sakine Esen Yılmaz, yaşanan bu hukuksuz ve keyfi olaydan iki yıl önce, yani 2012 yılı 1 Mayıs’ında Eğitim Sen üyesi olarak KESK kortejine katıldığı için emniyetten alındığı açık olan görüntüler üzerinden Oya Yağcı’nın fotoğrafının yerel bir gazetenin manşetine taşındığını ve hedef haline getirildiğini kaydetti. “İşten atılmasının ardında, fişlemeci bir aklın devrede olduğu açıkça görülmektedir” diyen Sakine Esen Yılmaz, söz konusu hukuksuzluk karşısında, İdare Mahkemesi’nde açılan dava aracılığıyla Yağcı’nın haklarının korunmak istendiğini ancak, Çorum İdare Mahkemesi’nin, Eğitim Sen üyesi Oya Yağcı’nın açtığı davada “yürütmeyi durdurma” istemini reddettiğini kaydetti. Sakine Esen Yılmaz, “Bu gelişmeden kısa süre sonra ise Çorum İdare Mahkemesi Başkanı Volkan Aydın, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan’ı makamında ziyaret etmiş ve üniversitede yaşanan “olumlu gelişmeler” nedeniyle kendisini tebrik etmiştir. Belirtmek isteriz ki Üniversite yönetiminin hukuksuz, keyfi ve siyasi biçimde hedef aldığı üyemizin davası sürerken, İdare Mahkemesi Başkanı’yla yapılan görüşmede Rektörün diğer kurumlarla “sinerji” sağlamaya çalıştıkları yönündeki ifadesi akıllara çok sayıda soru işareti getirmiştir!
Kişilerin, idarenin eylem ve işlemlerine karşı haklarını arayabilecekleri bir mahkemenin başkanı tarafından, hak ihlalleri yaşandığı iddiasıyla karşı karşıya olan bir idareye/üniversiteye övgüler düzmesi, ilk elde yargı bağımsızlığı ilkesinin ayaklar altına alındığının bir göstergesidir. Üstelik bu görüşme, Hitit Üniversitesi’nin İdare Mahkemesi’nde taraf olduğu başka davalarda, bağımsız ve adil karar verileceği inancını da ortadan kaldırmaya hizmet etmiştir!
AKP’nin yargıyı eline aldığı, mahkemelerin böylesine ilişkilerin gölgesinde çalıştığı bir ülkede, demokratik eylemlerle adaleti talep edebileceğimiz tek alan sokak ise iç güvenlik paketi aracılığıyla elimizden alınmak istenmektedir. Dolayısıyla AKP, kendisine muhalif gördüğü tüm kesimleri adaletsizlikle, hukuksuzlukla ve şiddetle bastırmak istemektedir.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki düşünce ve ifade özgürlüğünü yok sayan, temel hak ve özgürlükleri elimizden almaya çalışan, hukuku sadece muhaliflerini cezalandırabileceği bir araca indirgeyen, üniversite değerlerden bihaber olan kişiler karşısında üniversitelerimizi, öğrencilerimizi ve üyelerimizi yalnız bırakmayacağımızın çok iyi bilinmesini istiyoruz.”
(Erkan BAYATLI)
Editör: TE Bilisim