Saadet Partisi Çorum Merkez İlçe Teşkilatı’nın Afra Düğün Salonu’nda düzenlediği “Hak, Adalet ve Türkiye” konulu konferansta konuşan Saadet Partisi Milletvekili İslam, “Söyleyecek lafları yok. Sürekli “hainler” ifadesini kullanarak toplumu ayrıştırıyorlar. Bu şekilde kendi yandaşları bir arada tutmayı amaçlıyorlar” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın millet ittifakını “zillet” ittifakı olarak nitelendirmesine yanıt verdi.

Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı Orhan Sakınmaz ve İl Başkanı Faruk Cıdık’ın konuşmasının ardından kürsüye çıkan İslam, “zillet” sözcüğünün bir aşağılama sözcüğü olduğunu kaydederek, “Biz bu ittifaka dayanışma için girdik. Hukuk devleti, adaletin tesisi, demokrasinin işleyişi gibi konularda ittifak yapabiliriz dedik. Bugünkü iktidar, kendinden küçük bir siyasi partinin bütün siyasetini kendi siyaseti olarak belirlemiş durumda. Peki ne adına? Kendi ihtiyaçlarını devam ettirme adına. İşte zillet durumu budur. Zilletin altında menfaat ve çıkar ilişkileri yatar. Bizde böyle bir menfaat ilişkisi olmadı. Biz insanların fiillerine bakarız. Adil midir, zalim midir? Allah’ın yarattığı her şeye biz iyi gözle bakarız. Ama zalimlerden de uzak dururuz. Çünkü zalimlik insana aittir” ifadelerini kullandı.

“ASIL ZİLLET OLANLAR, MENFAAT VE ÇIKAR İÇİN BİR ARAYA GELENLERDİR” 

16 yıllık iktidarın zulmü bilinçli olarak tercih ettiğini dile getiren SP Milletvekili İslam, “Adam kayırma, menfaat elde etme, devleti arka bahçesi gibi kullanma, hepsi bu iktidarda var. Zulüm diyebileceğimiz bu fiilleri hepsini kendi iradesiyle, özgür iradesiyle ortaya koyuyor. Zalimlere olan mesafemiz yâda geçici düşmanlığımız da kalıcı değildir. Zulmünden vazgeçerse o da gelir yanımızda yer alır. İnsanlara isim ve lakap takmayı büyük kötülüklerden bir tanesi olarak biliriz. Biz millet ittifakıydık, karşımızdaki cumhur ittifakıydı. İsim takabilir miydik takamazdık ahlak denilen bir şey var. İster Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla ister AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla olsun Recep Tayyip Erdoğan millet ittifakına zillet ittifakı dediği için milletin huzurunda özür dilemelidir” dedi.

 “AK DEDİKLERİNE KARA DİYORLAR”

Saadet Partisi olarak ölçüyü elden bırakmadan yola devam edeceklerini söyleyen İslam, “İktidarda kalmak adına bu toplumun bütün değerleriyle oynandı.  Doğru ile yanlış arasında fark kalmadı. Bugün ak dediğine yarın kara diyebiliyorlar. ‘Bu can bu bedende kaldıkça bu rahip buradan gidemez’ dediler mi? Rahip gitti. Bunlar hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. İyi ile kötünün farkı kalmadı” diye konuştu.

“HUKUK HERKESE LAZIM”

Bugün toplumda yargıya güvenin kalmadığını belirten İslam, “Bu durum, bir ülke için gerçekten tehlikenin tam ortasına oturduğunun işaretidir. Hukuk devletinde hükümet ne yaparsa bunun yargıya gidebilmesi ve bağımsız yargı tarafından hakkaniyet ölçülerine uygun olup olmadığı ortaya konulmalıdır. Bugün bu güvence yok. Hukuk devleti ne yazık ki çok büyük tahribata uğradı. Hukuk hepimize lazım. Kötü bir hukuk düzeni bile hukukun olmadığı ortamdan daha iyidir” ifadelerini kullandı.

“TOPLUM YOKSULLAŞIYOR”

Sıkıntıların ekonomide de devam ettiğini kaydeden İslam, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu ülke aşağı yukarı 500 milyar dolar bir borcun içerisinde. Bunlar eninde sonunda gidecek. Bu borcu halk ödeyecek. Kişi başına geliri 10 bin dolara çıkarttık diyorlar. Burada bir tuhaflık var. İstatistik dediğiniz hadise bir anda doğru rakamlarla insan zihniyetini yanıltabilir. 16 yıl içinde sayıca en çok artan kesimlerden bir tanesi dolar milyonerleri. 10 bin dolardan büyük hisse oraya mı gidiyor? Sayıca en çok artan kesim ise yoksul kesim. Asgari ücret açlık sınırının altına düştü. Sarayın adına bunları ödüyoruz. Saray sadece basit ve ihtişamlı bir bina değil. Saray dediğimiz bir belirti.” 

“AKP, 7HAZİRAN’DAN SONRA CHP’NİN KAPISINI AŞINDIRMADI MI?”

“7 Haziran’da AK Parti hezimete uğrayınca CHP ile koalisyon kurmaya çalışmadı mı? 1.5 ay CHP’nin kapasına gittiler. Anlaşsalardı hükümet kuracaklardı. Neden kendine meşru gördüğün şeyi başkasını bu konuda eleştiriyorsun? Kaldı ki bizimkisi bir seçim ittifakıydı. Biz 1974’de CHP ile koalisyon kurmuştuk. Bütün siyasi partilere bizim mesafemiz eşittir. Bu ülkenin hayrına çalışacak herkesle hükümet kurarız. Bunların bakış açışı farklı. Ben ne dersem onu yapacaksın istiyorlar”.

“24 HAZİRAN’DA BİR ZAFER YAŞANMADI”

“Gelelim 24 Haziran seçimlerine. O geceyi havuz medyasında geçirseydiniz zannedersiniz ki AK Parti zafer kazandı. AK Parti’nin oyu yüzde 42’dir. Mahalli seçimlerde bunun çok altına düşecektir. AK Parti bundan sonraki siyasi hayatını bir protezle sürdürmeye mecburdur ve o yüzden mutlaka onu destekleyen bir siyasi parti olacak. Tek başına kanun bile yapamayan bir parti. Cumhur ittifakının hedefi 3’de 2’ydi, yani 400’ün üstünde milletvekili. Amaçları Meclis’te anayasayı değiştirmekti. Şu anda ortağıyla birlikte 340’te kalıyorlar. Muhalefetin desteğiyle halkoylamasına götürecek bir gücü bile yok. Bunların medyasına kendinizi teslim ederseniz bu zafer diye yutturulabilir.”

“MİLLET BASKIYA BOYUN EĞMİYOR”

“Ülkedeki rejimin son derece otoriterleştiği, 15 Temmuz’u bahane ederek bütün muhaliflerini içeri attığı bir dönemdeyiz. Şimdi de FETÖ inandırıcı olmadı Gezi’yi çıkardılar. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda bunun aslında dünyada birkaç ülkede daha olduğunu görüyoruz. Baskı rejimi, muhalifleri susturma, keyfi yönetim, anayasaya uygun kararlar almama gibi ülkelere baktığınızda Kazakistan başkanı yüzde 97 oyla, Rusya’da Putin yüzde 76 oyla, Venezuela’da Maduro yüzde 62, Hindistan’da aşırı sağ yüzde 66’yla geliyor.  16 Nisan’daki referandumda yüzde 60 ile 67 arasında oy bekliyorlardı. Yüzde 50’yi kıl payı geçirdiler. Bu millet gerçekten büyük bir millet. Bunca baskıya, devletin bütün imkânlarına, bütün tehdide, baskıya, şantaja rağmen bu milletin yüzde 50’si buna onay vermiyor.”

ERDOĞAN 3 DEFA AİHM’E BAŞVURDU

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt’teki konuşmasından dolayı ceza aldı ve sonrasında AİHM’e başvurdu. İkinci olarak sicil dosyasının düzeltilmesi için başvurdu. Üçüncüsünde de YSK’nin ‘milletvekili olamaz’ şeklindeki kararının ardından AİHM’e başvurdu. Üçü de doğruydu. AİHM kararlarına uymak zorundasınız. Burada Türkiye’nin de imzası var. Sen bunu kendi lehine kullanıyorsun. Demirtaş hakkında verilen kararı ise ‘tanımam’ diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Büyük boyutta hukuki facialar yaşıyoruz. Sonrasında başka bir dosyayı görünmemiş hızla istinaf mahkemesinde kabul ettirerek mahkûm ettirdiler. Bizim derdimiz hakkı ortaya koymak ve adil çerçevede siyaset üretmek. Siyaseten yenemediğiniz insanları hukukla alt etmeye çalışırsanız işte o zaman 28 Şubat ortaya çıkar.”

(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim