“Aileniz şiddetli horlamanızdan mı şikayetçi? Horlamanız soluk durmaları ile kesiliyor mu? Sabah yorgun ve uykunuzu alamamış olarak mı kalkıyorsunuz? Tüm bu sorulara cevabınız ‘evet’ ise ‘uyku apne sendromu’ olma riskiniz çok yüksek” diyen Çorum Özel Hastanesi KBB Uzmanı Opr. Dr. Köse, “Eğer düzenli horlama uykuyu bölmüyor ve solunumu durdurmuyorsa sosyal bir problem olarak karşımıza çıkar. Ancak uykuda 10 saniyeden 1 -2 dakikaya kadar solunum durmasına neden olan uyku apne sendromu; yüksek tansiyon, kalp krizi, kalpte ritim bozukluğu, beyin damar tıkanıkları sonucu felç gibi ciddi hastalıklara neden oluyor” şeklinde konuştu.

KESİNTİYE UĞRAYAN HORLAMALARA DİKKAT
İleri yaşlarda erkeklerin yüzde 60’ının, kadınların ise yüzde 49’unun horladığını kaydeden Opr. Dr. Köse, “En tehlikeli horlama şekli, sessizlik dönemleri ile kesintiye uğrayan şiddeti horlamalardır. Bu tür horlamalardaki sessizlik dönemleri genellikle solunum durmalarıdır. Solunum durmaları gece içinde yüzlerce defa tekrarlayabilmekte ancak bunların çok az bir kısmı hastanın yakınları tarafından fark edilmektedir. Uykuda solunum durması uyanıklıklara sebep olduğu için uykunun kalitesi de bozulmaktadır. Hasta her solunum durmasının ardından 5-10 saniye süreyle uyanmakta, hasta tarafından bu durum hissedilmese bile uykunun asıl dinlendirici dönemlerine ulaşılması mümkün olmamaktadır. Uykuda solunum durmalarının sayısı da gecede 15-20 den 400-500'e kadar değişmektedir. Saatte 60-70 kez tekrarlayan 15-20 saniye süreli solunum durmaları hastalığın ciddi olarak ilerlemiş olduğunu gösterir” dedi.

YÜKSEK TANSİYON, KALP KRİZİ VE FELCE KADAR GÖTÜREBİLİR
Uykuda solunum durmalarının kalp atımında düzensizlik ve ileri yaşlarda ritim bozukluğuna bağlı olarak uykuda ani ölümlere neden olduğunu ifade eden Köse, şu bilgileri verdi: “Bununla birlikte geceleri sık idrara çıkma, gece aşırı terleme, sabah yorgun ve uykulu uyanma, gündüz isteksizlik, sıkıntı ve gerginliğe yol açmaktadır. Gündüz uyku hali, trafik kazalarına yol açabilmektedir. Uzun dönemde uyku apne sendromu; yüksek tansiyon, kalp krizi, beyin damar tıkanıkları sonucu felçler gibi ciddi problemleri de ortaya çıkarmaktadır. Uykuda solunum durması olan hastalarda gece boyunca ortaya çıkan düşük oksijen düzeyi, hastanın kalp ve damar sisteminde yüklenmeye yol açmakta, hastaların yarıya yakınında zaman içinde kalp büyümesine ve hipertansiyona sebep olmaktadır.
Hipertansiyonun, bu hastalarda yüzde 30-40 oranlarında ve hatta bazı çalışmalarda yüzde 50’ye varan oranlarda görüldüğü bilinmektedir. Kalp ritmindeki bozukluklar, bazen hastanın uykuda kaybedilmesine dahi sebep olmaktadır. Tanı aşamasında elbette hasta ve yakınlarının şikâyet ve tanıklıkları önemli olduğu gibi, uyku testinin yapılması, radyolojik incelemeler ve ilave hastalıklarla ilgili metobolik testler yol göstericidir. Tedavi tespit edilen klinik durumlarda göre planlanmakta olup, cerrahi tedavilerle solunum rahatlatıcı cihazlar kombine olarak veya ayrı ayrı uygulanabilmektedir”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim