Hitit Üniversitesi Çorum Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Şehit Fikret Metin Öztürk Konferans Salonu’nda düzenlenen programa, HİTÜ Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurcan Baykam, Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mesut Sezikli, Hastane Başhekimi Doç. Dr. Sinan Zehir, Tıp Fakültesi öğretim elemanları ve öğrencilerimiz ile diğer sağlık çalışanları katıldı.
Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sezikli, programın açılışında yaptığı konuşmada, 2 yıl önce başlayan pandemi koşulları altında üçüncü kez, Tıp Bayramı’nı kutladıklarını, hekimler olarak çok zor bir dönemi geride bıraktıklarını söyledi. Covid-19 salgınının, toplumda en çok sağlıkçıları etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Sezikli, “Herkesin birbirinden kaçtığı dönemde, biz sağlıkçılar tüm hastalarımıza sahip çıktık. Yeri geldi can verdik. Aylarca ailemizden, sevdiklerimizden ayrı kaldık. Yavaş yavaş normalleştik. Pandemi bitmeye başladı ancak normalleşme sürecinde biriken hasta yüküyle karşılaştık. Yeni dönemden umutluyuz. Hastanemiz ve Tıp Fakültemizde yaklaşık 650 öğrencimizle beraber yarının hekimlerini yetiştiriyoruz” diye konuştu.
Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurcan Baykam da Tıp Bayramı’nın, hekimlerin hem sorunlarını dile getirme hem çözüm bulma anlamında çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Hekimlerin, zorlu bir eğitim süreci sonrasında fedakarlığın her zaman ön planda olduğu bir yaşamı sürdürdüğünü anlatan Prof. Dr. Baykam, “Hekimler çoğu kez aile yaşantılarını ve çocuklarını ihmal ederek insanlığa ve bilime hizmet ediyorlar. Hekimlerimize yönelik iyileştirici önlemler alınıyor, daha güzel günlerin olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
“HEKİMLER CANLA BAŞLA ÇALIŞIYOR”
Rektör Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, tüm hekimlerin Tıp Bayramı’nı canı gönülden kutladığını belirterek, “İyi ki doktorlarımız var ve bizler onlara minnettarız” ifadesini kullandı.
Son 2 yıllık Covid-19 tecrübesinin, hekimlerin değerini gün yüzüne taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu: “Sizlerden kaçınacak hale gelindiği dramatik bir durumda, sizler can güvenliğinizi hiçe sayarak, kendi ailenize olan sorumluluklarınızı bile fedakarca bir kenara bırakarak, bizler için canla başla çalıştınız. Sağ olun, var olun. Tıp Fakültesi öğretim elemanlarımızın, Çorum adına, bölgemiz adına önemli katkı sunan Hastanemizin, çalışma arkadaşlarımızın büyük fedakarlıkla gerçekleştirdiği ciddi çalışmaları var. Bugün Tıp Bayramı dolayısıyla çok doyurucu olacak bir programı sizler için düzenliyoruz. Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü hocalarımız müzik dinletisi sunacak ve yine Fen Edebiyat Fakültemiz ile Hitit Uygarlığı Uygulama ve Araştırma Merkezimiz tarafından, Eski Çağ tarihi çalışmalarının bir parçası olarak Hititlerde tababeti tıbbın anlatılacağı bir söyleşi olacak. “
Açılış konuşmalarının ardından, Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü hocaları tarafından müzik dinletisi sunuldu.


“HİTİTLERDE SAĞLIK”
Program, daha sonra, Fen Edebiyat Fakültesi ile Hitit Uygarlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “Hititlerde Sağlık; Anadolu’da 3500 Yıl Önce Uygulanan Tedavi Yöntemleri” konulu söyleşiyle devam etti. 
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp damar Cerrahisi Doç. Dr. Fehmi Katırcıoğlu, söyleşide, hekimlere, Hititler döneminde uygulanan tedavi yöntemine ilişkin araştırmalarına dair sunum yaptı.  Doç. Dr. Katırcıoğlu, Hititlerin, 3 bin 500 yıl önce Anadolu’da hayatın tüm alanlarında kendilerini ifade edebilecekleri olanakları bulunduğunu, bunlardan birinin de sağlık alanı olduğunu söyledi.
Hitit medeniyetinin sağlık alanıyla ilgili pek çok birikime sahip olduğunu anlatan Doç. Dr. Katırcıoğlu, araştırmalar sonucu Hititler döneminden doktorlar listesine ulaşıldığını söyledi. Hititler dönemi doktorların, ortopedi ve yara iyileşmesiyle ilgili bilgisi olduğuna dair bulguların söz konusu olduğunu belirten Katırcıoğlu, “Bu kadar savaşçı ve hareketli orduya sahip Hititlerin cerrahi bilgilerinin olmaması düşünülemezdi” dedi.


3 TEDAVİ YÖNTEMİ
Hititlerde, “dinsel tedavi”, “büyüsel tedavi” ve “ilaçla tedavi” olmak üzere 3 farklı tedavi yöntemi uygulandığını ifade eden Doç. Dr. Katırcıoğlu, şunları söyledi: “Dinsel tedavide yalvarma, dua etme, kendini günahlarından arındırma gibi işlemler yapılır. Büyü ile tedavide, psikolojik etkileme esasına dayalıdır. Büyülerle yapılan tedavilerde insanların bazı hayvanlara günahlarını aktardığı biliniyor. Mesela günah keçisi deyimi buradan geliyor ve hala bu deyimi kullanıyoruz. Büyüsel işlem, kabul edilmiş gücün arkasına sığınarak bir başka istenmeyen olumsuz gücün etkisinin en aza indirilmesidir. Büyü olumsuz olduğu zaman istenilen sonuç vermediğinde sorun büyüde değil, büyüyü yapanda aranmaktadır. İlaçla tedavide ise örneğin mide bağırsak rahatsızlığı olanlara bazı faydalı otlar veriliyor. Bununla ilgili elimizde bir tedavi listesi var.”
HİTİTLERDEN GÜNÜMÜZE SÜREN TEDAVİ YÖNTEMİ
Doç. Dr. Katırcıoğlu, Hititler’e özgü olup günümüzde hala kullanılan hastayı aşağı sallandırma işlemine işaret ederek, şöyle devam etti: “Bulantı, kusması çok olan hastaya ilaç verildiği zaman maddelerin soluk borusuna kaçma riski var ve bu sorunu Hititliler bildikleri için hastaları baş aşağı tutuyorlardı. Bu o döneme özgü tedavi şeklidir ve Mısır tıbbında bulamadığımız özellik. Bu tedavi şeklinin o dönemde türünün tek örneği olduğunu söyleyebiliriz ve günümüzde de aşağı sallandırma işlemi hala uygulanıyor” 
14 Mart Tıp Bayramı kutlama programı, söyleşinin ardından gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi.
(Volkan SINAYUÇ)

Editör: TE Bilisim