Eskiyapar Höyük’te Kalkolitik, Eski Tunç, Assur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans Çağları yaşamını sürdürmüş, Osmanlı Döneminde ise bir Bizans yapısı tadil edilerek yeniden kullanılmıştır. Daha sonra günümüz Eskiyapar Köyü’nün sakinleri bu kültürel alt yapı üzerinde yaşamlarına, evleri yeni köy alanına tamamen taşınana kadar devam etmişlerdir. Söz konusu kültürel alt yapı, bölgenin ortak coğrafi koşullarıyla her dönemde aynı şekilde oluşmuştur. Bu bölgede olduğu gibi yerel coğrafyanın oluşturduğu sosyo-kültürel genetik yapı yüzlerce yıl Anadolu insanının geleneksel yaşam kurgusunu biçimlendirmiştir.

Hitit insanının ya da kendi deyimleriyle Hatti Ülkesi insanının kullandığı kağnı, çektiği halay, çaldığı saz, yediği ve baş üstünde tuttuğu ekmek, yaşadığı kara damlı ev günümüzdekilerden farklı değildir. Hitit insanı dans hareketleri yaparken “Aha” der, kadınları kolları yukarda parmaklarını şıklatarak dans eder, şifa bulmak için çörek otunu balla karıştırıp yer, ekmeği kesmez, parçalar veya bölerdi, evlenecek olan erkek kız ailesine başlık parası verir, Mısır Firavunu II. Ramses’e Çorum’dan gelin yollar, yaşlı bilge kadınlara danışır, tapınaklara girerken yıkanır ve arınır, yıl boyunca 165’ten fazla bayram kutlardı. Hitit Kral ve Kraliçeleri kendilerini halka hizmetle yükümlü görür, Hitit insanının haklarını korurlardı. Bünyelerindeki ve çevrelerindeki Hurri, Hatti, Luvi, Pala, Azzi Hayaşa, Kaşka, Tarhundaşşa, Kizzuvatna hatta Arzava insanları ve diğerleri ile bir şekilde kaynaşmışlar, evlenmişler, ayrışmışlar, çatışmışlar, ittifaklar kurmuşlar, Kadeş’e savaşa gitmişler, anlaşmalar yapmışlar, ihanetler yaşamışlar, korkularını tabletlere yansıtmış, karmaşık bir sentez içinde ortak dil Hititçe ile Anadolu birliğini yine de sağlamışlardır. Hititlerin yasa sistemlerinde aşağılama, hor görme, zayıfı ezme ve bölgelere bağlı ayrımcılıkları yoktur. Özgür bir adamla bir köle kadın yaşayabilir, evlenebilir, ayrılırlarsa yaşamış oldukları ev aralarında bölüşülür, kadın bir çocuk erkek ise diğerlerini alabilirdi. Kölelerin toplum içindeki sosyal haklarını yine Hitit yasalarından biliyoruz. Roma Hukuku’ndan yaklaşık 1500 yıl önceki Hitit Hukuku daha insancıldı ve Anadolu Hakkaniyeti taşıyordu. Hititlerle ilgili bilgilerin büyük çoğunluğu Çorum Boğazköy’de yapılan kazılarda bulunan çivi yazılı tabletlerle günışığına çıkmıştır. Çorum Ortaköy kazılarında bulunan tabletler ise bizlere Hitit’in içinde bir başka Hitit olan Hurri kültürünü tanıtmaktadır. Eskiyapar’ın tek tabletinde ise bölgenin önemli merkezleri Arinna ve Tahurpa’dan bahsedilir. Arinna’nın bugünkü Alaca Höyük olabileceğine ilişkin görüş güçlüdür, Tahurpa’nın da Eskiyapar olabileceği görüşünün kesinleşmesi için yeni filolojik ve arkeolojik verilere ihtiyaç vardır. Görüldüğü üzere Çorum, filolojik belgeleriyle 3600 yıl dan beri konuşmakta olup il sınırları içinde sürdürülen kazılarıyla Dünya Kültür Mirası’na arkeolojik ve filolojik katkılar sağlamaya devam etmektedir. Bu aşamada vurgulamak isterim: Çorum, Dünyanın Bir Kültür Merkezidir ve bir “Hitit Kültür Kenti” olarak Çorum, dünyada emsalsizdir. Çorum’un kültürel değerlerinden biri olan Eskiyapar Höyük’ün en zengin kültür katını Hititler oluşturmuştur. Eskiyapar, Hitit Çağı’nda bir tarım yerleşimidir. Bugünkü Eskiyapar Köyü de bir tarım Köyü olarak, bereketli coğrafyasında varlığını sürdürmektedir.

yılında Eskiyapar’da Hitit kültür katının Orta ve Eski Hitit alt tabakalarının kazılmasına devam edilmiştir. Son yıllarda alınan en önemli sonuçlardan biri; Eskiyapar’da Orta Hitit’e ait iki, Eski Hitit’e ait üç safhanın varlığı net olarak belirlenmiş olmasıdır. Eskiyapar’da sürdürülen arkeolojik çalışmalar diğer Çorum Hitit kentlerine kronolojik ve stratigrafik destek sağlamaktadır. Eskiyapar’da ortaya çıkartılan; Boğazköy ve Ortaköy’dekiler gibi büyük boy bir erzak küpünün yanı sıra yöneticilere ait mühür baskıları, Eskiyapar’da bir tapınak veya bir yönetici binasının varlığını göstermektedir. Ayrıca banyo küpü olarak tanımladığımız dikdörtgen formlu küpler içinde yer alan kurban hayvanlarına ait kemikler ve aynı ortamda bulunan adak kapları bu yaklaşıma destek vermektedir. Kazılarımız arazi faaliyetlerinin yanı sıra Türk ve Koreli stajyer öğrencilerimizin eğitim çalışmaları da yürütülmüştür. Tüm çalışanlarımızın özverisi ve değerli katkılarıyla imkanlarımız nispetinde sürdürülen Eskiyapar kazılarının 2019 sezonu Eylül ayının başında tamamlanmıştır.

Prof. Dr. İbrahim Tunç SİPAHİ

 Eskiyapar Kazısı Başkanı, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.

Editör: TE Bilisim