Çorum Barosunda komisyon üyeleri ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek, sokak hayvanlarına karşı yapılan olumsuz davranışlara tepki gösteren Tekeli, avukatı, sanatçısı, siyasetçisi, kadını, çocuğu, yaşlısı-genci ile toplumun her kesimini derinden sarsan bu cinayetin ne yazık ki hayvanlara karşı yıllardır aralıksız ve dozu arttırılarak uygulanan zulmün bir sembolü haline geldiğini belirterek şunları söyledi:

"Biz tüm hayvanların haklarının savunucusuyuz ve her hayvan hakkı ihlalinin karşısındayız. Bakışlarını, yaşama tutunmak için verdiği mücadeleyi hiç unutmayacağımız hayvan dostumuzun hesabını adalet önünde sormak üzere, tüm yaşam hakkı savunucuları olarak suç duyusunda bulunacağız. Olayın, gösterilen faillerinden ziyade gerçek katilleri bulununcaya dek takipçisi olacağız. Bunun için duyarlı halkımıza söz veriyoruz. Öncelikle (bizlere göre henüz faili belli olmayan) bu cinayeti ve sorumlularını, şiddetle kınıyoruz.

Ve kaybettiğimiz o minik canın özelinde hayvanlara yapılan işkence, tecavüz, şiddet, kötü muamele ve cinayetin geldiği akıl dışı boyutları ve tabii yapılması gerekenleri usanmadan bir kez daha tüm Türkiye'ye duyuruyoruz:

Ağzı süt kokan bu yavruya çekincesizce uzanan eller, ilk fırsatta insana da uzanacaktır. Aramızda serbestçe dolaşan bu katillerle aynı ortamda, hiç bir şey olmamışçasına nefes almak istemiyoruz.

Bu elim olaya siyasi liderlerin, siyaset üstü bir mesele olarak, bir vicdan meselesi olarak yaklaştığını görmekten umutluyuz. Ancak bu kesinlikle yeterli değildir. Hayvan hakları alanında acilen "doğru-yeterli-uygulanabilir" yasal düzenlemelerin yapılması zorunludur.

T.C. Anayasasının temel ilkelerinden olan hukukun üstünlüğü ilkesi vazgeçilmezimizdir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiği ülkelerde talimatlar ya da telkin görüşler değil, yasalar ve evrensel hukuk ilkeleri esastır. Aksi durum yargının bağımsızlığına gölge düşürecek ve devletin dünya kamuoyunda saygınlığını yitirmesine sebep olacaktır.

Bu çalışmaya geçmişte yaptığı gibi bugün de katkı sunmaya hazır olan bizler şu önerilerimizi tüm siyasilerin ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:

Avrupa’da olduğu gibi, hayvanlara kanunen “hukuki statü” tanınmalı; hayvanlar “mal” değil “can” kabul edilmeli.

Sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımı yapılmaksızın, tüm hayvanlar eşit ve adil yasal güvence altına alınmalı.

Hayvanlara karşı sadece bazı şiddet ve kötü muamele eylemleri değil, tüm eylemler “Kabahat” olmaktan çıkartılıp “Suç” olarak tanımlanmalı.

Hayvanlara karşı işlenecek suçlar, caydırıcı ve önleyici nitelikte hapis cezası yaptırımına tabi tutulmalı.

Getirilecek cezalar "para cezasına ve seçenek yaptırımlara çevrilemeyecek nitelikte" belirlenmeli.

Bu suçlar, yasa tasarısı taslağında düzenlendiğinin aksine “şikâyete bağlı suç” olmamalı.

Mevcut düzenlemenin hayvanlara karşı işlenen suçları engellemeyi yetmediğini tüm toplum olarak görmekteyiz. Her canlının yaşam hakkı kutsaldır ve tüm hakların üstündedir. Hayvanlara hakları teslim edilinceye kadar mücadelemiz devam edecektir. Bu nedenlerle yukarıda saydığımız içerikteki yasal düzenlemenin en kısa zamanda gerçekleştirilmesi hususundaki zorunluluğu yasa yapıcının ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.” (Yusuf ÇINAR)

Editör: TE Bilisim