BASK Çorum İl Temsilcisi Hayati Çam bir basın açıklaması yaparak; hükümetin % 4 + 4 teklifinin kabul edilemez olduğunu, pazarlık süreci tıkanmışsa tek yolun masayı derhal terk etmek ve tüm çalışanların katılımıyla ortak eylemleri icra etmek üzere alanlara çıkmak olduğunu belirtti.
Toplu sözleşme masasına oturan üç konfederasyon ile hükümetin günlerdir aralarında top gezdirerek memurları oyaladıklarını kaydeden Hayati Çam, basın açıklamasında şöyle dedi:
“Hükümetin teklifinin 2016 yılı için yüzde 4 + 4, 2017 için % 3+3 olarak açıklanması kabul edilemez.
22 günlük toplu pazarlık sürecinin 14 günü heba edilirken bu 14 günde memurların genelini ilgilendiren konularda ve Sayın Başbakan dâhil kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerde neler konuşulduğu kamuoyuna açıklanmalıdır.
Günlerden beri görüşmelerde yasanın öngördüğü kapsam dışına çıkılmaması için masaya oturan sendikalara uyarılarda bulunduk.
Kapsam dışına çıkılmasının memur taleplerinin masada bırakılacağı ve memurların peşkeş çekileceğinin işareti olduğunu, son örneğinin bir önceki toplu sözleşme görüşmeleri olduğunu anlattık.
Sesimizi ve uyarılarımızı Mısır’daki sağır sultana duyurduk, yetkili sendikalara duyuramadık.
Yetkili sendikalar ve iktidarlar 13 yıldır milyonlarca memurun gözünün içine baka baka aynı filmi tekrar tekrar başa sararak izletiyor, aynı oyunu oynatıyor..
Masaya oturan sendikacılar; Amerikan güçleri Bağdat’a girerken lüks bir otelin terasından basına “Düşmanı bir sürpriz bekliyor” diyen ve ertesi gün ortadan kaybolan, Saddam’ın Erformasyon Bakanı Muhammed Sait el Sahaf edasıyla yüzlerce paragraflık destan gibi taleplerini bir anda çöpe mi attılar?
Talepleri bir anda vazgeçilecek kadar sıradan mıydı? Kayıplar telafi mi edildi?
İyileştirmeden vaz mı geçildi? Refah payına gerek mi kalmadı? Açlık ve yoksulluk sınırları birer hikaye miydi?

“YA MASAYI TERKEDİN, YA MASAYA KENDİNİZİ ZİNCİRLEYİN”

Masaya oturan sendikaların önünde iki yol var: Ya masayı terk ederek ortak eylem kararı alacaklar ve talepleri kabul edilinceye kadar alanlardan ayrılmayacaklar, ya da seçime gidecek hükümete taleplerini kabul ettirecekler.
Seçime gidecek hükümete taleplerini kabul ettiremeyenler toplu pazarlık masasına oturmamalı, oturtulmamalıdır.
7 Haziran seçimlerine 5 gün kala Türk-İş kamu işçileri adına toplu sözleşmeleri iyileştirme + yüzde 11,3’lük artış+ 7 ikramiye ile nasıl bağıtladıysa, erken genel seçim öncesinde kamu işçileri örnek alınarak 3 milyon memur ve 2 milyon memur emeklisi için aynı yöntem izlenmelidir.
İkinci yol; toplu sözleşme için kalan sürenin ayrıntılı pazarlığa uygun olmadığı dikkate alınarak, tek bir kalemin değiştirilmesiyle yani en yüksek devlet memuru aylığının asgari ücrete yükseltilmesiyle sorunun çözülmesidir.
Devletin resmi kayıtlarında en yüksek devlet memuru aylığı brüt 789 lira 30 kuruştur.
Ve yine devletin resmi kayıtlarında asgari ücret brüt 1.273 lira 50 kuruştur.
En yüksek devlet memuru Başbakanlık Müsteşarıdır. Ve Başbakanlık Müsteşarının brüt aylığı, brüt asgari ücretin yarısından biraz fazladır. Resmi kayıtlarda Başbakanlık Müsteşarının aylığının asgari ücretin bile altında gösterilmesi, Devlet ciddiyetiyle, Devlet onuruyla bağdaşmamaktadır. En yüksek devlet memurunun ayaklar altında ezilmesine izin verilmemelidir.
Devlet memurlarının maaşlarının yüzde 40 ile yüzde 60’lık bölümü en yüksek devlet memuru aylığına endeksli ek ödeme ve özel hizmet tazminatlarından oluşmaktadır.
Bu nedenle, en yüksek devlet memuru aylığının asgari ücrete yükseltilmesi halinde tüm memurların talepleri önemli ölçüde karşılanmış olacaktır.”
(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim