Bedii Onan’ın yazılı açıklaması şöyle:  
“Cumhurbaşkanlığı YİK Başkanvekili ve TBMM eski başkanlarından İsmail Kahraman, Birlik vakfında yaptığı bir konuşmada yeni anayasa çağrısında bulunmuş. Kahraman, ‘Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. 1924, 1961, 1982 gibi ‘dindar bir anayasa’ olmalı’ ifadesini kullanmış. 
Bilindiği gibi halen 1982 yılında yapılan ve halk tarafından kabul edilen anayasamız, üzerinde yapılan bir çok değişikliklere rağmen yürürlüktedir.1924 yılında yapılan ilk anayasamız olan Teşkilât-ı Esâsiyye Kanûnu 2.maddesinde Türkiye Devletinin dîni, Dîn-i İslâmdır; ifadesi mevcuttur. Bu madde 11 Nisan 1928 tarih ve 1222 sayılı Kanunla aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: MADDE 2.- Türkiye Devleti’nin resmî dili Türkçe’dir; makarrı Ankara şehridir.
KİMSE, DİNİ İNANÇ VE KANAATLERİNDEN DOLAYI KINANAMAZ    
1961 yılında yapılan anayasamızın,19.maddesinde, Herkes, vicdan ve dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir,ifadesi bulunmakta, devamında, Kamu düzenine veya genel ahlâka veya bu amaçlarla çıkarılan kanunlara aykırı olmayan ibâdetler, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse, ibâdete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Kimse, dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz. Din eğitim ve öğrenimi, ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin de kanunî temsilcilerinin isteğine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, iktisadî, siyasî veya hukukî temel düzenini, kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya şahsî çıkar veya nüfuz sağlama amacı ile, her ne suretle olursa olsun, dinî veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Bu yasak dışına çıkan veya başkasını bu yolda kışkırtan gerçek ve tüzel kişiler hakkında, kanunun gösterdiği hükümler uygulanır ve siyasî partiler Anayasa Mahkemesince temelli kapatılır.
DEVLETİN ÜLKESİ VE MİLLETİYLE BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ
1982 yılında yapılan halen yürürlükte olan mevcut anayasamızın, VI. Din ve Vicdan Hürriyeti başlığı altındaki,24.maddesinde herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. 
III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması
(MADDE 14.– (Değişik: 3.10.2001-4709/3 md.) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.)
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.
DEVLETİN TEMEL DÜZENİ DİN KURALLARINA DAYANDIRILAMAZ
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Yukarıda her üç anayasada da Din kavramları ve ibadet hürriyetleri ile kavramlar bulunmaktadır…
Pekala İsmail Kahraman yeni anayasa dindar bir anayasa olmalıdır, çıkışı ile ne demek istemiştir? Neden Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır?
PAHALILIĞIN ÖNLENEMEMESİ Mİ?
İlk değerlendirmemiz, mevcut hayat pahalılığının önüne geçilememesi ve önlenemez  fiyat artışları karşısında, gündemi değiştirmek için bu cümleleri kurmuş olabilir.
Bir diğeri de aklında ve zihniyetinde olan niyetleri, dinleyecek, bir topluluk bulduğu için konuşmakta her hangi bir sakınca görmemiş de diyebiliriz. Ki, biz İsmail Kahraman hakkında yeterince bilgiye medya vasıtası ve icraatlarını takip etmek suretiyle sahibiz.
Her üç anayasada din ve vicdan hürriyeti ile ilgili hükümler varken, aklında nasıl bir dindar anayasa vardır? Esas merak konusu olan budur? Afganistan ve Taliban uygulamalarının, Afganistan’da özellikle kadınların ve kız çocuklarının üzerindeki baskıyı bütün dünya çok yakından takip etmektedir. Keza, Humeyni ve İran’daki bana göre sözde İslam devletinde yaşayan insanların, özellikle kadınların İran dışına çıktıklarında,180 derecelik bir değişime büründükleri de aşikardır.
TEKLİF EDİLMESİ ANAYASAYI İHLAL SUÇUDUR
Mevcut anayasamızda ilk dört maddenin değiştirilmesi teklif dahi edilemez ifadesi mevcuttur. Cesareti olan ve kendine güvenen her kim veya kimler varsa buyursun teklif etsin. Eden veya edenler olursa, anayasayı ihlal suçu işlerler ki, diğer bir ifade ile bu tür davranış ve ifadelerin cebir ve şiddet  ile vücut bulması halinde TCK ‘da cezai karşılığı vardır. Bu konuşmalar anayasanın VIII. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında yer alan 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile bağdaşacak hususlar değildir. 
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜRK MİLLETİ’NİN
TCK Madde 309’un gerekçesinde, Anayasanın başlangıç kısmında aynen ‘Millet iradesinin mutlak üstünlüğü; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiç bir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk dışına çıkamayacağı; Hiç bir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevî değerlerini, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;’ şeklindeki ifade ile siyasal iktidarın kuruluş ve işleyişine egemen olması gereken ilkeler gösterilmiş bulunmaktadır.
İKİ KEZ DÜŞÜNÜP BİR KEZ KONUŞMALI
İsmail Kahraman’ın sarf ettiği sözler basında yer bulunca, başta muhalefet partileri olmak üzere toplumun duyarlı kesimleri ve kendi partisi tarafından tepki görmüş, Kahraman, sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve çarpıtıldığını beyan ederek kendini savunmaya çalışmıştır. Kahraman bu tür hassas konularda fikir beyan ederken iki kez düşünüp, bir kez konuşmalı, az konuşmalı, yanlış anlaşılmayacak veya çarpıtılmayacak söz konuşmalıdır. Biz Türk milliyetçileri olarak, bu tür davranışlar ve çıkışların daima karşısında ve bu tür niyetler taşıyanlara karşı hukuki sınırlar içerisinde mücadele etmeye hazır olacağız.”
 

Editör: TE Bilisim