“Sahip çıkarsak Çorum’un tek karış toprağını kaybetmeyiz” başlıklı yazımızda da, Boğazkale’nin beklentilerine karşılık vermek üzere çaba göstermemiz gerektiğini, “bacasız sanayi” turizmi canlandırmak ve Hattuşa-Alacahöyük-Şapinuva üçgenini yeni bir Kapadokya’ya dönüştürmek üzere seferber olmamızın artık kaçınılmaz hale geldiğini anlatmaya çalıştık.

Çorumluların büyük bir çoğunluğunun hâlâ Hattuşa’yı, Alacahöyük’ü, Şapinuva’yı görmediğini yıllardır yana-yakıla yazar dururuz. Çorum’un en değerli markası “Hitit”e karşı Çorumlu’nun ilgisizliğini eleştiririz. Bu konuda yapılabilecek şeylerden birini de Başkan Aşgın söyledi; günübirlik seferler düzenlenebileceğini ifade etti. Bizim önerimiz, o yerlere taşınacak vatandaşlara, geçmişte yapıldığı gibi kumanya vermek yerine, oralarda yemek verilmek suretiyle, o işletmelerin yaşamasına katkı sağlanmasıdır.

Çorumlu, tarih hazinelerine sahip çıkmayı ve bu yoldan ekonomik, sosyal, kültürel kazanımlar edinmeyi er-geç öğrenecektir. Bu konuda öncülük görevi de, en başta Çorum’un aydınlarına düşmektedir. Biz, yarım asırlık meslek yaşamımız boyunca bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz. Uyarı ve yol gösterme görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Olmadığını umut ediyoruz, ama, eğer Boğazkale’de “ayrılıkçı” tavır takınanlar varsa, onlara karşı da kaya gibi sert oluruz, bunun bilinmesini isteriz.

Editör: TE Bilisim