İl Genel Meclisi’nin dün gerçekleştirilen toplantısında Hattuşa kazılarının tarihçesi ve kazıların yöre halkına yansımalarıyla ilgili olarak Turizm Komisyonu tarafından hazırlanan rapor hakkında bilgi veren Meteoğlu, ilk bilimsel kazı çalışmalarına 1906 yılında başlanan ve 109 yıldır devam eden Hattuşa kazılarının yöreye olumlu ve olumsuz pek çok yansımasının bulunduğunu söyledi.
Hattuşa’da bu güne kadar yapılan kazılarda 35 bin civarında tablet ele geçirildiğini vurgulayan Meteoğlu, bu tabletlerden 20 bin 500 adedinin Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde, 10 bin 420 adedinin İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, 623 adedinin ise Çorum Müzesi’nde koruma altında bulunduğunu bildirdi.
Meteoğlu, dünya kültür mirasında önemli bir yere sahip olan Hattuşa’da bulunan Hitit çivi yazısı ile yazılmış tabletlerin UNESCO tarafından 2001 yılında ‘Dünya Belleği’ kaydına alındığını ve bu durumun ülkemizin tanıtımı ve belgelenmesi açısından çok önemli bir adım olduğunu belirtti.
Boğazköy-Hattuşa Örenyeri’nin 1986 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındığının altını çizen Meteoğlu, böylece Hitit başkenti Hattuşa’nın Venedik, Toledo, Kudüs, Şam,Roma, Kartaca, Lübeck, Versay, Teotihuacam ve Macu Picchu gibi ünlü şehirler arasındaki yerini aldığını dile getirdi.
1986 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Hattuşa’nın 2 Kasım 1988 yılında tarihi milli park, 2001 yılında ise çivi yazılı belgeleriyle ‘Dünya Belleği Kaydına alındığını anlatan Meteoğlu, “Sonuç olarak 109 yıllık Hattuşa kazılarının halka yansımasının olumlu ve olumsuz bazı sonuçları vardır” dedi. (Taner ŞİMŞEK)
Editör: TE Bilisim