Eğitim-Sen Çorum Şube Başkanı Mehmet Öztürk, geçici savaş hükümetiyle yeni bir "satış sözleşmesi" imzalanmasına izin vermeyeceklerini ifade ederek, “Türkiye’nin hızla içine itildiği savaş atmosferinde, yangından mal kaçırırcasına yürütülmek istenen toplu sözleşme süreci ne emekçilerin sorunlarına deva olacak ne de gerçek bir toplu sözleşme niteliğine sahip olacaktır” dedi.
Eğitim-Sen Çorum Şubesi’nde yürütme kurulu üyelerinin de katılımıyla 2016-2017 dönemi toplu sözleşme görüşmeleri ile ilgili bir basın toplantısı düzenlendi.
Bugüne kadar AKP’nin kamu emekçileri için grevli-toplusözleşmeli sendika hakkını yok sayması ve sunduğu destekle yandaş sendikacılığı büyütmesinin tüm kamu emekçilerini zora soktuğunu belirten Öztürk, bugün çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıya bulunduklarını söyledi.
3 Ağustos 2015 Pazartesi günü toplu sözleşme sürecinin başladığını kaydeden Öztürk, “3 Ağustos’ta başlayacak olan görüşmelerde sendikalar ve hükümet arasında 23 Ağustos tarihine kadar uzlaşma sağlanacak, uzlaşma sağlanamaz ise 27 Ağustos tarihine kadar Hakem heyetine başvuru yapılacak. Hakem heyeti ise kamu görevlilerin kazanacağı yeni hakları belirleyecek sözleşmeyi 31 Ağustos’a kadar karara bağlayacak” ifadelerini kullandı.
Toplu sözleşme sürecine katılacak olan üç konfederasyonun taleplerini 15 Temmuz ila 27 Temmuz tarihleri arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ilettiğini belirten Öztürk, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“KESK olarak Çalışma Bakanlığına iletmiş olduğumuz taleplerden ilki yapılacak toplu sözleşmenin kurulacak yeni hükümetle yapılabilmesi için Eylül veya Ekim aylarına alınması idi. Zira mevcut geçici hükümetle yapılacak olan sözleşme yasal olsa da meşru olmayacaktır. Ancak bu talebimize şu ana kadar hiçbir şekilde yanıt verilmemiştir. Bizler biliyoruz ki bu süreç bir oyundan ibarettir. 2013 yılının Ağustos ayında da aynı oyunu izledik. Hükümet ve hormonla büyüttüğü yandaş sendikası toplu satış sözleşmesine imza atarak tüm kamu emekçileri gibi eğitim ve bilim emekçilerini de yoksulluğa ve sefalete teslim ettiler. Artık Eğitim Sen olarak bu oyunu izlemeyeceğiz. Çünkü gerçek toplu sözleşmeyi gerçek sendika yapar. Biz de Eğitim Sen Çorum Şubesi olarak toplusözleşme sürecinde hem genel merkezimizin geçmiş mücadele geleneğimizdeki taleplerini süzgeçten geçirerek hem de işyerlerinden topladığımız verilerle toplusözleşme taleplerimizi belirledik. Bu çalışmada sendikamız üyesi, diğer sendikalara üye ve sendikasız ayrımı yapmadan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin beklentilerini ve isteklerini dile getirmeye çalıştık.
KESK olarak 3 Ağustos Pazartesi günü Ankara’da toplu sözleşme taleplerimizi bütün illerden gelen arkadaşlarımızla Çalışma Bakanlığına yürüyerek bir kez daha haykıracağız. Toplu sözleşme taleplerimizin sonuna kadar arkasında duracağız. Masada hükümetin kanadı altına girmeyip emekçilerle aynı safta yer alıp, milyonlarca kamu çalışanı ve emekli için mücadele etmeye devam edeceğiz.
“TOPLUSÖZLEŞME TALEPLERİMİZ”
Öncelikle kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalı, özgür bir toplu sözleşme düzeni yaratılmalıdır.
Toplusözleşme görüşmeleri kamu emekçilerinin büyük bir bölümünün izinli olduğu Ağustos ayında değil, Ekim ayında yapılmalıdır.
2014-2015 toplusözleşme dönemine ilişkin ekonomik kayıplarımız başta 2014 enflasyon farkı olmak üzere net bir şekilde hesaplanarak ödenmeli ve söz konusu fark kamu emekçileri ve emeklilerin taban aylığına yansıtılmalıdır.
Ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler temel ücrete ve emeklilik hesaplamasına yansıtılmalıdır. Öğretmenler arasındaki ek ders ücreti dengesizliği giderilmelidir.
Yılın ikinci yarısında maaşlarımızda yaşanan erimenin önüne geçilebilmesi için maaşlarımızdan alınan vergi %10’da sabitlenmelidir.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir olmak üzere yıpranma hakkı verilmelidir.
Eğitim ve bilim hizmet kolunda en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerinde belirlenmelidir.
19. Milli Eğitim Şurası’nda sendikamızın önerisi ile kabul edilen 3600 ek gösterge uygulaması hayata geçirilmelidir.
Devlet okullarının tüm ihtiyaçları genel bütçeden karşılanmalı, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
En az 50 çalışanın bulunduğu iş yerlerinde bebek bakım üniteleri ile kreş açılmalı, çalışan sayısı 50’den az olan iş yerleri birleştirilerek kreş hizmetinden faydalanmaları sağlanmalıdır.
Doğum yapan eğitim emekçisine 2 yıl ücretli izin verilmelidir.
Eğitim ve bilim emekçilerine kira yardımı, servis ya da yol parası ve yemek yardımı yapılmalıdır. Eğitim ve bilim emekçileri toplu taşıma araçlarından ücretsiz olarak yararlanabilmelidir.
Nöbet görevi angarya olmaktan çıkarılmalı, en fazla haftada bir gün olarak olmalı, karşılığında ek ders ücreti ödenmelidir.
1 Mayıs Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü, Yılbaşı ve dini bayramlardaki resmi tatillerde ek ders ücreti ödenmelidir.
Merkezi sınavlarda görevliler ve sınavlar arasındaki ek ders ücret dengesizliği giderilmelidir.
Öğretmenin sağlık özründen dolayı derse devam edemediği ek ders ücreti ödenmelidir.
Müdür, müdür yardımcısı, hizmetli, memur ve teknik personelin görev tanımlamalarına açıklık getirilmelidir.
Öğretmen, hizmetli ve teknik personel açıkları kadrolu istihdam ile kapatılmalıdır.
4+4+4 eğitim sistemi iptal edilmeli, bilimsel, laik, demokratik, anadilinde eğitimi temel alan yeni bir eğitim sistemi geliştirilmeli, görsel sanatlar, müzik, beden eğitimi derslerine branş öğretmenleri girmeli, her okulda bu branşlardan kadrolu öğretmen istihdam edilmelidir.”
(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim