Tamamen kadınlarca oluşturulan Balat Kültür Evi’nin Antonina Turizm’le birlikte gerçekleştirdiği 9. Balat Kadınlar Günü Karma Sergisi’nde, geleneksel resim sanatımızı temsilen Çorumlu minyatür sanatçısı Alev Feride Burhanoğlu’nun iki eseri de yer alacak.

ÖNCE EL YAZMASI ESERLERDE…

Geleneksel resim sanatımız olan minyatür, ilk olarak el yazması kitaplardaki konuların anlatılması amacıyla başlamıştır. Osmanlı Dönemi’nde Padişahın isteği doğrultusunda üretilen el yazmaları Topkapı Sarayı içinde bulunan Nakkaşhanede üretilirdi. Nakkaşhanede; el yazmalarında yer alacak minyatürler, nakkaş adı verilen ressamlardan oluşan büyük bir sanatçı grubu tarafından özenle hazırlanmaktaydı. Her nakkaş, uzmanlık alanı dâhilinde resmin bir bölümünden sorumluydu.

ÇORUM’DAKİ TEK TEMSİLCİ

Kuyumcu inceliğinde çalışma gerektiren minyatür sanatının, kendine özgü kuralları bulunmaktadır. Günümüzde de az sayıdaki seçkin bir sanatçı grubu tarafından yaşatılmaya çalışılmakta olan bu sanat dalının Çorum’daki tek temsilcisi Alev Feride Burhanoğlu’dur.

Minyatür Sanatçısı Alev Burhanoğlu, Dünya Kadınlar Günü ile ilgili olarak, vefakâr, cömert, sevgi dolu Türk kadınının tarih boyunca Dünya’ya örnek olduğunu ve olmaya devam edeceğini söyledi.

AYDINLIK BİR GELECEK İÇİN…

Burhanoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Geçmişe baktığımızda, Türk toplumunda kadının erkeğinin yanı başında olup, ona destek verdiğini görmekteyiz. Geleceğin aydınlık ve güzel olabilmesi kadınlarımızın hayatımızdaki yeri ve önemi hiçbir zaman unutulmaması gerekmektedir. Bizler sanatçı olarak bunun bilinciyle hareket edip, geleneksel sanatlarımızın gelecek kuşaklara aktarımında bu nedenle öncü olmak zorundayız. Kadınlar konulu karma resim sergisine katılım amacım da bu düşünceye destek vermek içindir. Kadınlarımız; geçmişimiz, şimdimiz ve geleceğimiz arasında kurulan kültürel aktarımımızın mihenk taşıdır.”

RESİMSEL DİLLE ZAMAN KÖPRÜSÜ

Alev Burhanoğlu, sanat anlayışı ile ilgili olarak da şunları vurguladı:

“Minyatürlerimde, gelenekselliğin içindeki resimsel sembolik dili kullanarak, kadınlarımızın zaman içerisinde nasıl bir köprü kurduğunu anlatmak istedim. Canlı bir doğa içerisinde, kuruyan ağaç, doğanın kışın ölüp, yazın yeniden canlanmasını yani yaşam içerisindeki doğa yasalarını sembolize etmektedir. Ağaca bağlı salıncak ise bir saat sarkacı gibi zaman içerisinde bir geri ve bir ileri salınım halinde olup, yaşamsal sürecin geçmiş, şimdi ve gelecek üzerindeki hareketini ifade eder. Salıncakta oturan kadın ise gelenekselliği, duyguyu, sevgiyi, estetiği, dinamizmi ve üretkenliği anlatır. Doğa ve kadın birlikte, aynı zaman ve mekânda var olmakta, hayat döngüsü içerisinde sürekliliğin aktarımında yaşamsal önemi simgelemektedir.”

Editör: TE Bilisim