Hemşirelerin dün hangi sorunların girdabında çırpınıyorsa bugün de aynı sorunlarla boğuştuklarını kaydeden Saatcı, “Ne görev tanımları bir netliğe kavuştu ne yeterli istihdam sağlandı ne ücretlerinde hakkaniyetli bir iyileştirme yapıldı ne de kariyer imkânlarının önü açıldı. Dün hangi sorunların girdabında çırpınıyor idi iseler bugün de aynı sorunlarla boğuşuyorlar. Üstüne üstlük pandemi canlarını yakmanın yanında iş yüklerini de tükenmişlik derecesinde artırdı. İş yüküne bağlı olarak aile ve sosyal yaşamları da büyük hasar gördü. Ülkemizin dört bir yanında gece gündüz ter akıtan, özel-üniversite-devlet hastanelerinde görevli 275 bin hemşirenin durumu maalesef bu. Daha vahim olanı ise bu tablonun bir sır olmaması! Başta Sağlık Bakanlığı yöneticileri olmak üzere herkes iç karartıcı bu tablonun farkında” ifadelerini kullandı.
Normal koşullarda farkında olmak yani bir sorunu bilmek, çözüme kavuşturmak için yeter neden olması gerektiğini belirten Saatcı, “Ancak başta hemşireler olmak üzere sağlık çalışanlarının kronik sorunlarının çözümünde yeter neden, bir anlam taşımıyor. Neden,  çünkü sistem bir şekilde işliyor, çark dönüyor! Evet, sağlık sistemi sağlık çalışanlarının fedakârlıklarıyla işliyor. Peki ya sağlık çalışanlarından alıp götürdükleri! Sağlık çalışanlarının hakları! Haklı talepleri! Fedakârlığın, özverinin, adanmışlığın karşılığı bu mu olmalı? Başta hemşireler olmak üzere 1 milyon 100 bin sağlık çalışanı, bu soruyu yalnızca bu güne özel sormuyor. Her gün soruyor” dedi. 
Yetkili sendika olarak her zeminde ve herkese ısrarla sorduklarını ifade eden Saatcı, açıklamasında şunları kaydetti:
“Sağlık çalışanlarına verdiğiniz değeri, sorunlarını çözmeyerek göstermiş oluyorsunuz. Farkında mısınız? Oysa sağlık çalışanları her şeyin farkında… Örneğin, Türkiye’de 100 bin kişiye düşen hemşire-ebe sayısı 301 iken, OECD ülkelerinin ortalaması 938, AB ülkelerinin ortalama ise 846.Bu açık, fedakârlıkla nereye kadar kapatılacak! Peki bunun karşılığında ödenen ücret. O da ortada. Sağlık çalışanları, genel kamu çalışanları arasında maaş yönünden bugün en geride bırakılan kesimi temsil ediyor. Bu durum bile her şeyi özetlemektedir. Artan iş yükü ile ödenen bu ücret doğru orantılı mı, Bakanlığın buna cevap vermesi gerekir. Bu arada Bakanlık;- Görevlerinin yanında ilave işler yaptırılan,- Yetersiz istihdam nedeniyle 4 kat yoğun çalıştırılan,- Mesai saatleri en uzun, nöbetleri en fazla kamu çalışanı olmalarına rağmen alın terlerinin karşılığını bir türlü alamayan hemşirelere de cevap vermeli! Pek çok sorunun tetikleyicisi, alın terini tırpanlayan döner sermaye sistemini söylemeye bile gerek yok. Bakanlık pandemi sürecinde yapmış olduğu ek ödeme düzenlemeleriyle, bu hususta çözümden yana olmadığını maalesef defaten göstermiştir.  Oysa çalışanların belli bir kesimini mutlu etme amacı güden düzenlemelerle ne gün kurtarılır ne yüzler güler ne de sistem ayakta durur.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim