Özellikle 2017 yılında açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde öngörülen yıllık enflasyon oranının neredeyse dört katına tekabül eden gerçek rakamların, özellikle dar ve sabit gelirli kesim açısından ekonominin öngörülebilir olmaktan çıktığını gösterdiğini anlatan Ahmet Saatcı, bu çerçevede, hükümetin bunun farkında olarak ve olası riskleri bertaraf edecek şekilde Orta Vadeli Program’da isim, içerik, hedef ve tahminler noktasında değişikliğe gitmek suretiyle açıkladığı Yeni Ekonomik Program’la; hem 2018 yılsonu parametrelerini hem de önümüzdeki iki yılın öngörülerini, hedeflerini ve bu çerçevede gerçekleştirilecekleri kapsayacak şekilde aksiyoner ve rasyonel bir revizyon gerçekleştirdiğini söyledi. Saatcı, “Yeni Ekonomik Plana göre enflasyon hedefi, 2018 yılı için %20,8 ve 2019 yılı için %15,9’dur. OVP’ye göre bu oranları 2018 yılı için %5, 2019 yılı için de %5’tir. Eylül ayı enflasyon verisinin açıklanmasıyla birlikte oluşan gerçek rakamlar üzerinden bakıldığı, enflasyon hedefi-beklentisi konusunda, OVP’nin 4 kat, YEP’in ise 4 puan üzerinde bir enflasyon realitesi ortadadır. Bu tablo, toplumun büyük kesimi tarafından “gerçekçi” ve “ulaşılabilir” hedefler içermesi nedeniyle olumlu karşılanan ve umut yüklenen Yeni Ekonomik Program’ın bu konumunu koruması ve sürdürmesi amacıyla, genelinde siyasi iradenin özelde ise kamu işvereninin ilave bazı yükümlülükleri üstlenmesi gerektiğini işaret etmektedir. Kamu görevlilerinin 2018 ve 2019 yıllarına ait mali-sosyal haklarını, özellikle de maaş ve ücretlerine yapılacak artışların karara bağlandığı 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin pazarlık süreçlerinde Kamu İşvereninin dayanak aldığı OVP verileri ve hedefleri, geçerliğini ve gerçekliğini yitirmiştir. Bu, hem Yeni Ekonomik Programla hem de Eylül enflasyon verisinin açıklanması sonrasında ortaya çıkan geçek rakamlarla da teyit edilmiştir. Dolayısıyla, YEP üzerinden ortaya konan enflasyon hedefi ve beklentileri ile gerçekleşen enflasyon birlikte değerlendirmek suretiyle; 4. Dönem toplu sözleşmeyle hüküm altına alınan maaş ve ücretlere ilişkin artış oranlarının, “kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin enflasyona ezdirilmemesi” hedefi ve sözü üzerinden güncellenmesi gerekmektedir. Zira, sadece Eylül ayında gerçekleşen enflasyon, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 2018 yılı ikinci altı aylık dönemi için yapılan %3,5 artışın 2.80 puan üzerindedir. Temmuz, Ağustos ve Eylül ayı enflasyon oranlarının toplamı 9,15 puandır ve 2018 yılı ikinci altı ayı için maaş ve ücretlere yapılan artışın artışının neredeyse 6 puan üstündedir. Bu noktada; aksi iddia edilemez bir şekilde; “kamu görevlilerinin maaş ve ücretleri, Eylül ayı sonu itibariyle enflasyonun oldukça altında kalmıştır” tespiti kabul edilmeli ve bu durumu tersine çevirmek için yıl sonu beklenmeden gereği yapılmalıdır.

Bu çerçevede, kamu görevlilerinin mali haklarını belirleyen katsayılara ilişkin mutlaka güncelleme yapılmalıdır. Enflasyon farkı maaş ve ücretlere yansıtılması için dönem-yıl sonu beklenilmemeli 1 Ekim’den geçerli olacak şekilde kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine hali hazırdaki enflasyon farkı yansıtılmalıdır.

Dar ve sabit gelirlilerinin alım güçlerinin ve enflasyona karşı korunabilmesi için enflasyon farkı hesaplamasının aylık olarak yapılması yönünde karar ve uygulama değişikliğine gidilmesi uygun olacaktır. Memur-Sen olarak, geçmişten bugüne “maaş artışları enflasyonla değil masada belirlenmeli” bakışımızı deklare ediyoruz” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim