2002 yılında tüketici kredileri ve kredi kartları olarak vatandaşların toplam borcu 6 milyar 604 milyon TL iken 2020 yılında Mayıs sonu itibari ile 685 milyar 817 milyon TL seviyelerine yükseldiğini anlatan Yıldıran, son 18 yılda halkın borç yükünün 103 kat arttığını ve buna ek olarak son dönemde belli başlı inşaat şirketlerini kurtarmak adına devlet bankalarının konut kredilerini 0,64 e indirmesi ile 2 ay içerisinde yaklaşık olarak şimdiye kadar hiç kredi kullanmamış 920 bin vatandaşın kredi alarak geleceğini ipotek konulduğunu dile getirdi. Yıldıran ayrıca mevcutta kredisi olduğu halde yeni kredi başvurusu yapanlarda da azımsanamayacak bir artış gözlendiğini, Haim Nahum doktrininin 4. maddesi gereği halkın borca esir edilmek istendiğini vurguladı.

Pandemi sürecinde bütün ülkeler ekonomik olarak önlemler alarak süreci en az kayıpla atlatmak düşüncesinde iken Türkiye’de ise devlet destekli olarak indirilen kredi faizleri ile vatandaşın daha da dibe çekilmek istendiğini vurguladı.

Küresel anlamda yeniden şekillenmekte olan ekonomik sistemin adımları atılırken Türkiye’de de bu sisteme adapte olmak adına ufakta olsa adımlar atıldığını bu adımların yeterli olup olmadığının ileriki dönemlerde belli olacağını anlatan Yıldıran, vatandaşların bu yeni sisteme daha borçlu daha hazırlıksız olarak yakalanacağını söyledi.

Fatih Yıldıran, “Sonuç olarak önümüzdeki yıllarda bu kabusu yaşamak yerine devlet bankalarının sağladığı krediyi konuta değil tüm dünyada yaşanan pandemi sürecinde azalan üretim imkanlarına ve tarım sektörüne yönlendirerek hem istihdamı arttırmak hem de ihracat ile gelir elde etmek adına faizsiz olarak verilecek krediler ile ülke ekonomisine katma değer kazandırmak, üreterek toplum olarak kazanmak önceliğimiz olmalıdır. Sadece bir iki iş adamının geleceğini kurtarmak adına tüm vatandaşları borçlandırmanın kelime karşılığını bulmayı sizlere bırakıyoruz” dedi.(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim