İçinde bulunulan dönemin, siyasal iktidarın faşizan politikalarının, her türlü haksızlığın ve hukuksuzluğun yaşandığı, yargının ve adaletin çöktüğü bir dönem olarak tarihe geçtiğini anlatan İlhan Yaşar, Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitimin askıya alınmaya, Cumhuriyet eğitim sisteminin ve oluşturduğu kültürün tasfiye edilmeye çalışıldığı, Atatürk devrim ve ilkelerinin yok edilmek istendiği bir süreç yaşandığını ifade etti.
Siyasal iktidarın, geride bırakılan 13 yıl boyunca, eğitim sistemini kendi çıkarları için kullanacağı bir araca dönüştürdüğünü söyleyen Yaşar, “Bu araç, gerici ve işbirlikçi iktidara seçmen ve oy devşirmek için kullanılmaktadır. Doğal olarak özgür düşünceli insanlar yetiştirecek laik ve bilimsel eğitim yok edilmek istenmektedir. İktidarın bütün eğitim uygulamalarında bu amacı taşıyan somut izler görülmektedir. Bir başka deyişle eğitim yoluyla insan yetiştirme amacı değil, yetişecek olan insanlar üzerinde bir kontrol sağlama amacı güdülmektedir.
Emekçileri kendi içinde basamaklandırarak bölen, sınıf mücadelesini etnik ve inanç temelinde ayrıştırarak güçsüzleştiren, esnek çalışma koşulları içinde örgütsüzlüğü dayatan ve yeni işsizler yaratarak çalışanları yedekleyen bu ekonomik düzlem, Türkiye işçi sınıfının politik konum almasını da etkilemiş ve yeni güç yarılmaları ortaya çıkartmıştır. Eğitim-iş oynanan bu oyunların farkındadır ve emek mücadelesinde devrimci bir yapılanmanın örülmesi için üzerindeki sorumluluğun da bilincindedir” dedi.
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim