Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Çorum Şube Başkanı İlhan Yaşar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2017 bütçesinin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandığını belirterek  2016 yılında 76 milyar 354 milyon TL olan MEB bütçesi, 2017 yılı için 85 milyar 49 milyon TL olarak öngörüldüğünü dile getirdi.
Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktarın, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten uzak olduğunu kaydeden Yaşar, yıllardır eğitime en çok pay ayırdığını iddia eden AKP Hükümetinin, bu yıl da sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin ve hayırsever vatandaşların sırtına yükleyeceğini dile getirdi.
Yaptığı açıklamada, bütçeden eğitime ayrılan pay artırılmış gibi görünse de MEB bütçesinin büyük bölümünün personel giderlerine (yüzde 79) ayrıldığını belirten Yaşar, mal ve hizmet alım giderlerinin payının yüzde 10, cari transferlerin yüzde 3, diğer giderlerin ise yüzde 8 olduğunu anlattı.  OECD ülkelerinde milli gelirin ortalama yüzde 6’sının eğitime ayrıldığını ifade eden İlhan Yaşar, MEB’in 2017 bütçesinin milli gelire oranının sadece yüzde 3,54 olduğunu, MEB bütçesinin 2003 yılından bu yana milli gelire oranla sadece %21,14 oranında arttığını ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin rakamsal büyüklüğünün nedeninin personel giderleri, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan ödemeler ve zorunlu cari ödemelerden kaynaklandığını kaydetti.
MEB YATIRIM BÜTÇESİ HER YIL GERİLEMEKTEDİR
1997-1998 eğitim öğretim yılında MEB bütçesinden yatırımlara yüzde 30 pay ayrılırken, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında bu oranın yüzde 17 olduğunu, 2017’de ise yüzde 8,5’e gerilediğine dikkat çeken Yaşar, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan payın AKP iktidarı döneminde sürekli azalma eğilimi gösterdiğini dile getirdi. Yaşar yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Eğitim yatırımlarına ayrılan pay, AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. Son 14 yılda özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır. Eğitim bütçesinde uygulanan bu politikalar, velilerin yükünü daha da artırmıştır.
AKP iktidarı, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nu da gerektiği gibi uygulamayarak ilköğretim okullarını yüz üstü bırakmış, yardımseverlerin insafına terk etmiştir. Ülkemizdeki ilkokulların yaklaşık yüzde 31’inde hala birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılıyor olması da bunun en önemli göstergesidir.
AKP’nin eğitim yatırımlarına ayırdığı payda 2002 yılından bu yana %50,46 oranında azalma meydana gelmiştir. 14 yıllık iktidarı döneminde kamu hizmetlerinde, özellikle eğitim alanında piyasa merkezli bir “işletmecilik” anlayışı yerleştirilmeye çalışan AKP hükümeti, kamusal eğitim alanını daha da daraltırken, özel öğretimin doğrudan desteklenmesi doğrultusunda ciddi adımlar atmaktadır. Kamusal eğitime ayrılması gereken kaynaklar, dershanelerin dönüşümü bahanesiyle özel öğretime aktarılmış, özel okulların eğitim içindeki payının arttırılması için sayısız teşvik ve destek getirilmiştir. İktidarın eğitim politikasının merkezinde halk değil, piyasa güçleri bulunmaktadır. Görünen o ki eğitimi devletin sırtında bir yük olarak gören AKP hükümeti, eğitim kurumlarını birer ‘ticarethaneye’, okul müdürlerini ‘tüccara’, öğrenci velilerini ise ‘müşteri’ durumuna düşürmektedir.
Okullarımızda yeterince memur ve yardımcı personel bulunmamaktadır. Bu alandaki pek çok eksiklik de yine okul-aile birlikleri yoluyla velilerin sırtına yüklenerek karşılanmaya çalışılacaktır. Ortaöğretimde pansiyon, yükseköğretimde de yurt sorununun bu bütçeyle karşılanması olanaksızdır.
Özetle, MEB bütçe rakamları siyasal iktidarın eğitime bakışını göstermektedir. Bu bakış, eğitimi özelleştirme, eğitimin yükünü yoksul halkın sırtına yükleme bakışıdır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.
Eğitim-İş olarak; hükümeti, sosyal devletin gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Talebimiz genel bütçeden eğitime ayrılan payın yüzde 20’lere, GSMH’dan da daha fazla pay aktarılarak yüzde 6’lara çıkarılması, okul, derslik ve öğretmen açıklarının kapatılması, kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasına son verilmesi, dershane ve temel liselerin kapatılması, öğretmenlerin maaşlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması, devlet okullarında memur ve hizmetli açıklarının kadrolu olarak kapatılmasıdır.”
 (Haber Merkezi)
 
Editör: TE Bilisim