Bunlardan yalnızca biri gerçekleşti; Ahlatcı Holding sayesinde Çorum’un 2019 ihracatı 1.5 milyar dolara çıktı. Diğer hedeflere ulaşmak ise, giderek daha “imkânsız” hale geliyor. Çünkü Çorum, yerinde sayıyor ve “Büyük Çorum” hedefinden adım adım uzaklaşıyor. Hızla “emekli kenti”ne dönüşüyor.

Çorum’un sahip olduğu büyük potansiyeli de, uğradığı haksızlıkları da bıktırırcasına yazmaya devam ediyorum. Ama, Çorum’un sorunları, ihtiyaçları ve beklentileri üzerine kesilen ahkâmlar, o kadar göstermelik ve derinlikten, samimiyetten uzak kalıyor ki…

TÜİK’in geleceğe ilişkin nüfus projeksiyonuna göre, 2025 yılında Türkiye’nin nüfusu 89 milyona ulaşırken, bugün 536 bin olan Çorum ilinin nüfusu, 521 bine gerileyecek. Ve Çorum kentinin bugün 263 bin olan nüfusu asla 300 bini geçemeyecek. Büyümeyen bir kente ise hiç kimsenin yatırım yapma hevesi kalmayacak.

Bir gerçek var: Durursak düşeriz. “Küçük olsun benim olsun” veya “benden sonra tufan” diye düşünenler de, durgunluk döneminde bile büyümeye devam eden birkaç firmayı da “bezdirip” Çorum’dan kaçmaya zorlayanlar da kaybetmekten kurtulamayacaklar. Çorum kaybedecek.

Kentin imar alanları bir hayli genişledi. 500 bin nüfusu barındıracak ölçülere ulaştığı söyleniyor. Ama kentin büyümesi durduğunda, konut ve işyeri yatırımları da duracak. Üstelik, yeni yerleşim alanları devreye girdikçe, kent içindeki mülklerin değer kaybına uğramaya başladığı tespitleri yapılıyor. Yani Çorumlu kaybetmeye başladı bile.

Çorumlu girişimcilerin Çorum’a yeni yatırımlar yapabilmeleri için de, dışarıdan gelecek yatırımlar açısından cazibe yaratılması için de, Çorum’un iki temel altyapı ihtiyacı var: Havalimanı ve demiryolu…Bu yüzden, haftada bir uçak dolduramayacak yerlere yapılacağına, yarım kalmış Çorum Havalimanı’nın tamamlanmasının zorunlu olduğunu, YHT projesinin ise kaplumbağa hızından kurtarılması gerektiğini yıllardır yazıp duruyorum.

Çorum’un ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişmesi, büyümesi için herkesin sorumluluk taşıdığını da defalarca yazdım. Devekuşu gibi başımızı kuma gömdüğümüz takdirde, hep birlikte kaybedeceğimiz kesin. Artık “üvey evlat” muamelesinden kurtulmak için sesimizi yükseltelim; “uysal koyun” postunu üzerimizden atıp yasal ve demokratik tüm kanalları zorlamaya başlayalım.

Editör: TE Bilisim