Pandemi sürecinde bir defa daha test edilen bu sistemin, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandığını kaydeden Saatcı, “Sistem ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar teknolojik donanıma sahip bulunursa bulunsun; onu işleten, ayakta tutan, memnuniyeti had safhaya yükselten, fedakar sağlık çalışanlarıdır.

Bu manada sağlık çalışanları ordumuz, pandemi süreci öncesinde olduğu gibi salgına karşı canları pahasına yürüttükleri amansız mücadelede de bu hakikati tüm çıplaklığıyla ortaya koymuşlardır.

Açıkça söylemek gerekirse sağlık sistemimiz, kutsal görevlerini her koşul ve şartta üstün fedakarlıklarla yürüten sağlık çalışanlarımız sayesinde milletimizin sığındığı en güvenli liman olmuştur” dedi.

Sağlık hizmetlerinin külfetinde söz konusu olan bu ortak paylaşımın, dökülen ortak alınteriyle yeşeren nimetin paylaşımında yerini; haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, huzursuzluğa ve umutsuzluğa bıraktığını vurgulayan Saatcı, tüm bu olumsuzlukların ana kaynağını döner sermaye sisteminin oluşturduğunu vurguladı.

Saatcı, 2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde uygulanmaya başlanan döner sermaye sistemi, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini almıştır.

Bu sistem nedeniyle özellikle son 6-7 yıldır, meslek ve unvan bazındaki farklı hak edişler, sağlık çalışanları arasında memnuniyet sınırlarının ötesinde ne yazık ki kargaşaya yol açmıştır.

Sistem; gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermemektedir. Vicdanları yaralayan aynı acı durum; iller, hastaneler ve birimler arasındaki sağlık çalışanları için de geçerlidir. Sorun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemektedir” dedi.

Yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanlarının tam bir hayal kırıklığına uğratıldığını anlatan Saatcı, “Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir.

Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve alınteri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır.

Bu çerçevede, salgınla mücadele sürecindeki uygulamalara baktığımızda da ne yazık ki benzer olumsuzlukları görüyoruz.

Neticede, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesi devam etmektedir. Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince, uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama sona ermiştir.

Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları kabul etmemektedir; palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam etmektedir.

Kamu hizmetlerinde çözüm yerine sorun üreten bir sistem, sadece çalışanları değil, herkesi sorunun bir parçası haline dönüştürür ve belli bir aşamadan sonra herkese zarar verir. Sağlık sistemini tehdit eden döner sermaye sistemi, maalesef hızla bu yönde ilerliyor.

Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir defa daha tekrarlıyoruz.

Yol yakınken, bu yanlıştan bir an önce dönülmeli; sağlık çalışanlarının yüzü güldürülmelidir” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim