Türkçemizde “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” diye bir deyim var. Bazı hemşehrilerimiz, Çorum’a benzer bir oyunun oynanmak istendiğinden kuşkulanıyorlar. Yani, “Hadi, Boğazkale’yi sizden almayalım, ama siz de diğer isteklerinizden vazgeçin!” denilebileceğini düşünüyorlar. “Allah fukarayı sevindirmek isterse, önce eşeğini kaybettirir, sonra geri buldururmuş” misali…

Mehmet Akif’in dizeleri hiç aklımızdan çıkmaz: “Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım/Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım”…Herkes emin olsun ki, bizim uğraşımız da, hak, hukuk ve adalet adına…Çorum’la ilgili “kamuoyu oluşturmak için çırpınıp durduğumuz” istek ve beklentilerimizin hiçbiri Çorum’un hak etmediği şeyler değil.

Çorum’a kurulacak üniversiteye “Hitit Üniversitesi” adının verilmesi için az çaba harcamadık. “Hitit”in Çorum’un en değerli markası olduğunu az yazmadık. Çorumluları, Hattuşa, Alacahöyük ve Şapinuva’ya sahip çıkmaya az çağırmadık. Israrlı yazılarımızla açılmasını sağladığımız meydana “Kadeş” adının verilmesi için sağduyulu insanları ikna çabalarımız ise henüz çok yeni.

Şükür ki, Çorum’un üniversitesinin adı “Hitit”, meydanının adı “Kadeş Barış Meydanı” ve Cumhurbaşkanı’nın himayesinde düzenlenen Uluslararası Kadeş Sempozyumu’nun ev sahibi de, 3 yılda bir farklı bir ülkede, ama bir sonraki üçüncü yılda, yani 6 yılda bir mutlaka Çorum’da yapılan Uluslararası Hititoloji Kongrelerinin şaşmaz adresi de Çorum…Dolayısıyla, Çorum ile Hitit’i ayrıştırmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez.

“Sıtmaya razı olma” konusuna gelince; bizim böyle bir niyetimiz de yok, yılgınlığımız da. Biz, “Büyük Çorum” idealinin peşinden koşmaya devam edeceğiz. Kent nüfusu 500 bin, üniversite öğrenci sayısı 50 bin, ihracatı 2 milyar dolar, turist sayısı 1 milyon olan, futbol takımı Süper Lig’de oynayan Büyük Çorum için…

Bu hedefe ulaşmanın yolu, uluslararası havalimanından, yüksek hızlı trenden, otomotiv ve savunma sanayiinden, “Çorum üretim üssü, Samsun Limanı dünyaya çıkış kapısı” formülünün hayata geçirilmesinden, kültür ve sanat kenti olabilmekten geçiyor. Barış diliyle, sevgi diliyle bu hedefler için mücadele etmekten geri durmayacağız.

Pir Sultan Abdal’ın “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” dediği gibi, biz dönmeyeceğiz yolumuzdan. Bu memleketin evlâdı olarak, Çorum’un kendi girişimci ruhuyla ve özverisiyle başlattığı sanayileşme sürecini hedefe ulaştırabilmesi, bölgesel kalkınmanın da lokomotifi olabilmesi için kararlılıkla mücadele etmeyi sorumluluğumuz ve hatta borcumuz sayıyoruz çünkü.