İnsanlık tarihinin aynı zamanda toplumsal mücadelelerin de tarihi olduğunu kaydeden Öztürk, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Son 100’da Türkiye, büyük bir değişim ve dönüşüm içerisinde oldu. Geride bıraktığımız yüzyılın başında Cumhuriyet ile rahat ir nefes alan Türkiye, aradan geçen 90 yıl sonra Ortadoğu’dan gelen gerici akımlarla sarsılmaya başladı.

Yaşadığımız bu zor günlerde emeğe, barışa ve özgürlüğe sahip çıkmak bir elzemdir. Bugün toplumun evet-hayır diye kutuplaştırılmış olmasını hayretler içerisinde izliyoruz. Adına “Türk Tipi Başkanlık” denilen bir sistem getirilmek isteniyor. Parlamenter rejim rafa kaldırılarak tek adam iradesi dayatılmak isteniyor. Birilerinin diktatörlük kurmak istedikleri ve demokrasiyi rafa kaldırmak istedikleri aşikâr.

Eğitimde yaşanılanlara baktığımızda artık 4+4+4’ü arar hale geldik. Yapılan müfredat değişiklikleriyle birlikte Cumhuriyet’in kurucu değerleri ortadan kaldırılmak isteniyor. Sosyal bilgiler dersinde Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmadan, eşit ve özgür yurttaş bilincini anlatamazsınız. Matematikte Atatürk’ün geometri ile ilgili çalışmalarına yer vermezseniz hiçbir şeyi anlatamazsınız.

Ankara Üniversitesi’nde yaşanılanları hayretle izledik. Akademisyenlerin cübbeleri polis postalları altında ezildi. Bu görüntü ne 12 Mart’ta ne de 12 Eylül’de yaşandı.  Tüm bu yaşanılanlar diktatörlüğün ayak sesidir. Ülkenin yüz akı akademisyenlerin sorgusuz sualsiz bir şekilde ihraç edilmesine yandaşlar bile tepki gösteriyor. Onlar bile ‘bu kadarı da olamaz’ diyor.”  (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim