Dedesli şenlikleri, yıllar yılı, yöredeki 12 Türkmen köyünü, Çorum dışında yaşayan o köylüleri ve yurtsever, demokrat, cumhuriyet değerlerine bağlı tüm insanları bir araya toplayan görkemli bir şölen oldu. Ben de, üç ya da dört kez katılma fırsatı buldum ve hep coşku duyarak, gururlanarak izledim.

O yıllarda, öylesine bir izdiham yaşanıyordu ki, araçları park edecek yer bulunamıyordu, o koca meydan, iğne atılsa yere düşmeyecek şekilde dolu oluyordu. Yüzlerce insan aynı anda halay çekiyordu. Türkmen geleneklerinin canlandırılması, olağanüstü ilgi görüyordu. Binlerce kişi, şenliğin törensel kısmı bittikten sonra da, ailece-dostça piknik yaparak bu güzelliği paylaşıyordu, akşama kadar devam eden müzik programları eşliğinde…

Pazar günü ise, yine binlerce kişinin katılımına uygun her türlü önlem alınmış olmasına karşın, ne yazık ki katılım birkaç yüzle sınırlı kalmıştı. Dolayısıyla, şenliğin coşku dozu da zayıf kaldı. Bunda, havanın kapalı ve yer yer yağışlı oluşunun mutlaka payı vardı, ama görüştüğüm kişiler, kitlesel bazı ayrışmalardan söz ettiler. Küsmeler, darılmalar, kırılmalar…

İçimizdeki en tehlikeli virüs bu zaten. Oysa, haklı da olsak, geri çekilmemiz, bir bütünü parçalamaktan başka bir sonuç doğurmaz. Ortak payda, Türkmen geleneklerinin güzel bir şekilde yaşatılması ise eğer -ki benim şahsen arzum budur- bu konu etrafındaki tüm aktörlerin yapmaları gereken, var olan sorunları demokratik bir olgunluk içinde çözmeye çalışmak olmalıdır.

Çorum’un geleneksel hale gelmiş en coşkulu “birlik-dayanışma-kardeşlik” şenliğinin, yeniden yakın geçmişteki görkemli günlerine dönebilmesi için herkese görev düşüyor.

Editör: TE Bilisim