Kadeş Barış Meydanı’nda yapılan açıklamaya çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve parti temsilcisi destek verirken Beyaz konuşmasında, 12 Eylül’ün ne sıradan bir iktidar değişikliği ne de sıradan bir yönetim anlayışı değişikliği olmadığını dile getirerek, “12 Eylül emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde uluslararası tekellerin ihtiyaçlarına karşılık kurulan muhafazakâr-yeni sağ dünya düzeninin Türkiye’ye giriş kapısı, ülke içindeki egemen güçlerin yeni sömürü politikalarına zemin oluşturma girişimidir” dedi.

12Eylül‘ün o güne kadar güçlenen halk mücadelesinin, emekçilerin yoğun mücadeleler ile kazanılmış haklarının üzerinden geçen silindirin ta kendisi olduğunu söyleyen Beyaz, 12 Eylül’ün; ülkenin emperyalizme bağımlılık ilişkileri içerisinde doğrudan ABD’nin onayı ve desteğiyle gerçekleştiğini, 24 Ocak kararları ile neoliberal politikalar uygulanarak daha derin ve güçlü bağımlılık ilişkilerinin gelişmesine zemin hazırladığını ayrıca ülkenin açık sömürge haline dönüştürülmesini yasal bir zemine oturttuğunu kaydetti.

12 Eylül’ün bugün işçileri, emekçileri, yoksullaştırdığını ve tüm haklarından yoksunlaştırılmış halkı ağlatırken “gülme” hakkını sadece kendinde gören iktidar anlayışı ile sürdürdüğü yeni sömürü düzeni olduğunu söyleyen Ali Ekber Beyaz, “12 Eylül Sivas, Malatya, Kahramanmaraş, Çorum gibi kentlerde iç savaş provalarının yapılması ve bu olayların darbelerin haklılığına gerekçe olarak gösterilmesidir.

12 Eylül demokrasinin askıya alınması, siyasal partilerin, dernek ve sendikaların kapatılması, gazete ve kitapların yasaklanması, yüzbinlerce insanın işkenceli sorgulardan geçirilmesi, onbinlerce insanın mülteci durumuna düşürülmesi, yüzbinlerce insanın mağdur edilmesi, onlarca kişinin idam edilmesidir.

12 Eylül Atatürk adı kullanılarak Cumhuriyet kazanımlarının yok edilmesidir.

12 Eylül darbesi neden yapıldı sorusunun net cevabını 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Çorum ve bu bölgede araştırma yapan Amerikan Konsolosluğu ikinci kâtibi Robert Alexander Peck de ve darbe gecesi ABD Başkanı Jimmy Carter'a Türkiye de bizim çocuklar bu işi başardı diyen Amerikalı CIA'nin Türkiye Şefi olan Paul Henze de görmek gerekir.

12 Eylülün izleri devam etmektedir. 12 Eylül ile emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda derin bir karanlığa doğru itilen Türkiye, tam 40 yıldır darbenin yarattığı hukuk ve kurumlarla yönetilmekte, aynı zihniyeti hala ayakta tutan iktidarların elinde daha derin bir karanlığın içine hapsedilmektedir.

Grev Yasağı, Yüzde 10 Seçim Barajı, YÖK, RTÜK, esnek ve güvencesiz çalışma ile 12 Eylül devam etmektedir.

12 Eylül ile yaratılan Türk-İslam sentezi anlayışı Kürt halkı üzerinde imha ve inkâr politikalarını uygulamaya devam ettirmektedir.

12 Eylül’ün üniversiteler üzerindeki kolu olarak kurulan YÖK de, bugün yine Demoklesin kılıcı gibi gençlerin üzerinde sallanmaya devam etmektedir.

Bugün iktidar çevrelerinin 12 Eylül’le hesaplaşmak adı altında darbeleri aklama çabaları da 12 Eylül zihniyetinin aynen devam ettirilmesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Hatta iddianamenin içeriği, yapılan yargılamanın sadece bir “12 Eylül savunması” olduğu gerçeğini önümüze sunmaktadır” dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim