Umut Radyo’da Meltem Danışman Çınar’la birlikte hazırlayıp sundukları “Çorum Güncesi” programında, geride bıraktığımız Ağustos ayının gündemini değerlendiren Yolyapar, önce pandemi sürecine ilişkin görüşlerini açıkladı. Haziran başında “yeni normal”e geçilirken, maske-hijyen-mesafe üçlüsünden oluşan önlemleri ihmal etmemek kaydıyla Çorum’da alışverişi ve sosyal hayatı canlandırmak gerektiği yolunda yayınlar yaptıklarını hatırlatan Yolyapar, “Ne yazık ki ciddi ve sorumlu hareket etmeyen hemşehrilerimiz yüzünden, Çorum ağır risk altındaki iller arasına girdi.” ifadesini kullandı.

1920’DE SALGINLAR KOL GEZİYORDU

*** Mehmet Yolyapar, konuya ilişkin değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Pandemi sürecinin ilk aylarında, Türkiye’nin diğer ülkelere göre salgınla mücadelede daha başarılı görünmesi, siyasi bir övünme konusu haline getirildi. Oysa, bu başarının altında sağlık çalışanlarımızın büyük özverileri yanında, Cumhuriyetimizin sağlık alanında yıllar yılı sağladığı kazanımlar yatıyordu. 1920’de 13 milyon nüfusumuzun 5 milyonu sıtmalı, 3 milyonu trahomlu, 1 milyonu veremliydi. Frengi, çiçek, kızıl, difteri, veba gibi salgınlar kol geziyordu. Bebek ölüm oranı % 50, ortalama yaşam süresi 40 yıldı.”

BATAKLIKLARI KURUTAN DR.KILIÇCIOĞLU

“Cumhuriyet’in kurucuları, salgın hastalıklara karşı sistemli ve planlı bir çalışmaya girdiler. O zamanki adıyla Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti, salgın hastalıklara savaş açtı. Verem savaş dispanserleri, sıtma eradikasyonu bölge başkanlıkları kuruldu. Rahmetli Dr. Turhan Kılıçcıoğlu da, Çorumspor’un Kurucu Başkanı olduğunda, Belediye Başkanlığından önce bu kurumun başındaydı ve Çorum’da sıtmaya karşı bataklıkları kurutan, sıtmayı yok eden insandı.”

“Cumhuriyet öncesi tüm ülkede doktor ve sağlık görevlilerinin sayısı bin rakamını bulmuyordu. Tıp fakülteleri ve sağlık elemanı yetiştiren okullarla, 2000 yılına gelindiğinde 100 binli rakamlara ulaşılmıştı. Yoğun aşılama faaliyetleri ile bulaşıcı hastalıkların kökü kurutulmuştu. Elbette son 20 yılda sağlık kurumlarımız, fiziki olarak da, tıbbi cihaz, teçhizat ve personel bakımından da çok daha fazla güçlendi. Ama, Cumhuriyet’in kazanımlarını yok saymanın inandırıcılığı da olmaz, kimseye bir fayda da sağlamaz. Pandemi ile mücadeledeki başarı Türkiye Cumhuriyeti’nin başarısıdır.”

TERSİNE GİDİŞTE SAĞLIKÇILARIN GÜNAHI YOK

“Sürecin başından itibaren sağlık çalışanlarının büyük özverisini hep ayakta alkışladık. Ben, bugün de onları alkışlamaya ve şükranlarımı sunmaya devam ediyorum. Zira, salgının yeniden yaygınlaşmasında onların hiç günahı yok. Yine özveriyle çalışmaya devam ediyorlar ve maalesef bazı arkadaşlarını da kaybettiler. Özellikle Kurban Bayramı ile birlikte başlayan gevşemenin, salgının yayılmasında büyük payı oldu. Demek ki övünmeden önce toplumsal disipline ihtiyacımız varmış.”

ABARTI YÜZÜNDEN SEVİNEMEZ OLUYORUZ

Duayen gazeteci Mehmet Yolyapar, Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküp rezerve sahip doğalgaz yatağı ile ilgili soruyu yanıtlarken de, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu, hepimiz için çok sevindirici bir gelişme. Ama, defalarca müjde verilip arkasının boş çıkması nedeniyle ihtiyatlı davranma ihtiyacını duyuyoruz. Bulunan doğalgaz ekonomimize dahil olduğunda, elbette önemli bir kazanım sağlamış olacağız, ama abartıldığı gibi, Türkiye’nin tüm ekonomik sorunlarını çözecek, yeni bir eksen oluşturacak çapta değil. İşte böyle abartılı takdimler yüzünden, millet olarak hep birlikte sevinme olanağını kaybediyoruz. Bayram edeceğimiz yerde ayrışıyoruz, kutuplaşıyoruz.”

ORTAK PAYDA PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEM

Meltem Danışman Çınar’ın bir sorusu üzerine, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Çorum gezisine de değinen Yolyapar, Sungurlu Belediye Başkanı Abdulkadir Şahiner’in oğlunun düğünü için gelen Akşener’in Sungurlu, Alaca ve Çorum’da esnaf ziyaretlerinde bulunarak sempati topladığını anlatarak, “Kendisinin, sorunlara doğru teşhisler koyan, güven duyulan bir lider olarak öne çıktığına tanık oluyoruz. Farklı çizgilerde de olsa tüm demokratların, parlamenter demokratik sistem açısından ortak paydada buluştuklarını görüyoruz. Bana göre de, Türkiye’nin ihtiyacı budur. Yani, güçlendirilmiş parlamenter demokratik sistemdir.”

“Yine Türkiye’nin yönü Batı’ya dönük olmalıdır. Türkiye Avrupa Birliği hedefinden vazgeçmemelidir. Akdeniz’de pek çok sorunumuz var ve maalesef tarih boyunca hiç bu kadar yalnız kalmamıştık. AB, üyesi Yunanistan’ın yanında yer alıyor diye kızıyoruz. Biz neden AB hedeflerimizden uzaklaştık? Mısır’la niye ilişkilerimizi kopardık? Arap ülkelerinden hangi biri yanımızda? Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesine dönmek ve diplomatik ilişkilerimizi onarmak zorundayız. Fırsatları aleyhimize kullanmaya çalışan Yunanistan’a karşı, diplomatik bakımdan ancak bu yolla güçlü olabiliriz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim