39 yıl önce olayların çıkacağının bilindiğini ancak hiçbir önlem alınmadığını belirten Öztürk, “Cuma günü sokağa çıkma yasağı kaldırılmasaydı bu olaylar yaşanmazdı” dedi.

Türkiye’de bölünmüşlüğün en somut örneğinin Çorum’da yaşandığını belirten Öztürk, Çorum’a ilk geldiğinde bir inşaatta iki kişinin öldürüldüğü haberini aldıklarını gittiklerinde etrafta polisin olmadığını ve iki ölmüş insanın üzerine kızgın demirle bir siyasi partinin işaretinin kazındığını gördüklerini söyledi. Ülke çapında sağ- sol olarak çıkarılmak istenen kargaşanın Çorum’da işe yaramaması nedeniyle ikinci yöntem olarak dini duyguların kullanıldığını söyleyen Saygı Öztürk, “Günlerden cumaydı. O gün sokağa çıkma yasağı kaldırılmıştı. Çorum'un ünlü saat kulesinin hemen yakınında bulunan tarihi Ulu Cami'de öğle namazı kılınıyordu. Kent sessizliğe bürünmüştü. Ulu Cami'nin önüne bir otomobil yaklaştı. İçinden inen bir kişi ‘Ey cemaat Alaeddin Camii'ni yaktılar, siz hâlâ burada namaz kılıyorsunuz’ diye bağırdı. Namaz bozuldu, ortalık karıştı. Bazı kişilerin camiye hazırlıklı geldikleri o an bellerinden, ceplerinden çıkardıkları hançer, satır ve kamalardan anlaşılıyordu” dedi.

İnsanların kaldığı otelin önünden Allah, Allah nidaları ile koştuğunu belirten anlatan Öztürk, o anda bir dükkanın önünde insanlara demir çubuklar ve sopalar dağıtıldığını gördüğünü söyledi. Kalabalığın giderek büyüdüğünü ve herkesin Alaeddin Camii’ne doğru gitmesi için çağrı yapıldığını kaydeden Saygı Öztürk, o sırada kalabalığı durdurmak için çalışan polislere de saldırıldığını ifade etti. Koşuşturma sırasında gruptan ayrıldığını ve başka bir tarafa gittiğini, bu sırada yaşlı bir adama caminin yerini sorduğu esnada elinde sopa tutan bir gencin “Koşun komünisti yakaladım” diye bağırdığını anlatan Öztürk, gelen gruptan birinin alnına silah dayadığını o sırada aklına 3 aylık çocuğunun geldiğini ve “Üç aylık oğlum var. Kıymayın babasına. Daha bir yıllık evliyim” diyebildiğini ifade etti.

SSK Hastanesinin ülkücülerin üssü haline geldiğini ve kendisinin oraya götürüldüğünü daha sonra kendisini tanıyanların da sayesinde bırakıldığını belirten Öztürk, o günden sonra gündüz askerler tarafından kaldırılan barikatların gece daha sağlam şekilde yeniden kurulduğuna arkalarında silahlı insanların beklediğine şahit olduğunu anlattı.

Yaşanan olaylarda zamanın valisinin suçu bulunduğunu belirten Öztürk, “Bu olaylar durdurulabilirdi. Olayların çıkacağını herkes biliyordu ve Vali bu konuda istihbarat tarafından uyarılmıştı. Buna rağmen önlem alınmadı” dedi.

Askerin solcuların, polisin ise sağ kesimlin temsilcisi gibi göründüğünü anlatan Öztürk, “Yıllardır birlikte yaşayan insanların tanıdıklarına ihanet ettiği gibi, kapılarını birbirine açanlara da şahit oldum. Çorum büyük bir acı yaşadı ancak Çorumlu Çorum’u terketmedi. Zengini yine burada yatırım yaptı. Ekonomik olarak sıkıntı var ancak Çorum herşeye rağmen örnek gösterilecek bir il” dedi. (Erkan BAYATLI)

Editör: TE Bilisim