Anma töreninde konuşan Av. Sadık Eral, Raif Erden ve Süleyman Atlas’ın Milönü halkını savunurken direniş esnasında şehit düştüklerini söyledi. 4 Temmuz 1980 Cuma günü Çorum’daki camilerin hoparlörlerinden “Alaaddin Cami bombalandı” anonsunun ardından Çorum’un karıştığını ifade eden Eral, “Raif Erden o esnada panzerlerin kurşunuyla öldürüldü. Süleyman Atlas ise yaralı olmasına rağmen panzere alındı ve faşistlerin işgalindeki Sigorta Hastanesi’ne götürüldü. Orada işkence ile öldürüldü.
5 Temmuz günü Çorum’un her tarafı faşist işgal altındadır. Atlas ailesi çaresizlik içerisinde bahçeye mezar kazdı. Bu esnada cenazenin Palabayık Köyü’ne defnedilmesi önerisi kabul edildi. Büyük Palabıyık halkı direnişe bütün gücüyle destek oldu. şehitlerimize 35 yıldır kendi öz evlatları gibi baktılar” dedi.
Herkesin doğduğu yerde defnedilmesinin en insani hak olduğunu kaydeden Eral, “Bir insan Avustralya’da ölüyor ancak doğduğu köye defnedilmek istiyor. Mısır’da Rabia için göz yaşı dökenler, şehitlerimizin kendi köylerine defnedilmesi için gerekli yasal işlemleri yapmalıdır. Çorum halkının onuru ve namusu için hayatını feda eden iki şehidimizin de ruhları şad olsun” şeklinde konuştu.
Eral, Emek ve Demokrasi Platformu adına yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“4 Temmuz 1980 Cuma günü, Cuma namazındaki kitlelerin “Alaaddin Cami bombalandı” yalanıyla kışkırtılmasının ardından başlayan katliamda 50’yi aşkın Alevi hayatını kaybetti.
Kendi köyüne bile defnedilemeyen Kireççi Raif olarak tanınan Raif Erden ve tıp fakültesi öğrencisi Süleyman Atlas, halkı katliamdan korumak için panzerlere karşı verdikleri mücadelelerde şehit oldular.
Raif Erdem çatışmada şehit olurken, Süleyman Atlas sol omzundan vurularak yaralanır. Yaralı haliyle panzerlerden kaçıp kurtulmak ister. Kendisini almak isteyen polislere karşı direnir. “Ben bu yarayla ölmem. Beni polislere vermeyin” diye çevreden yardım ister. Halkın Süleyman’a sahip çıkması üzerine polisler, “Biz onu hastaneye götüreceğiz” diye halkın elinden zorla alarak panzere koyarlar. Halk, “O’nu Sigorta Hastanesi’ne götürmeyin. Orada öldürürler” diye polisleri uyarmasına rağmen, Süleyman’ı Sigorta Hastanesi’ne götürürler.
Süleyman Atlas beklendiği gibi Sigorta Hastanesi’nde şehit olur. Ancak ölüm nedeni omzundan aldığı yaralar değildir. Süleyman’ın vücudu şişlerle delik deşik edilmiş, vücudunda sigara söndürülerek işkenceyle katledilmiştir.
5 Temmuz günü Süleyman’ın cenazesini teslim alan ailesini bir başka acı beklemektedir. Mezarlığa ve Süleyman’ın köyüne giden tüm yollar işgal edilmiştir. Süleyman’ın cesedi evde kokmaya başlar. Yaralıyken sahip çıkamadıkları evlatlarına mezar bile bulamamanın acısıyla kahrolan ailesi çaresizlik içinde evin bahçesine, balkonun altına mezar kazarlar.
Tam bu arada bir vatandaşın önerisi kabul görür ve doğduğu topraklara götürülemeyen ve şehir mezarlığına defnedilmesine izin verilmeyen Raif Erden ve Süleyman Atlas, Palabıyık Köyü’ne, yiğit Palabıyık halkının misafirperverliğine emanet edilir.
Şimdi 35 yıl sonra canlarımızın huzuruna çıkıyoruz. Onları unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı bir kere daha söylemek istiyoruz. Ve insanlığını kaybetmemiş vicdan sahibi herkesi 35 yıl önce açılmış yaralara merhem olmaya, bu canlarımızın doğduğu topraklara kavuşturmak için çaba harcamaya çağırıyoruz.”
(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim