Konuşmasına “Biz belgelerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz aslında” diyerek, başlayan Özdel, “12 Eylül askeri darbecilerini yargılayan savcılar bir iddianame hazırlamışlar. İddianamede olaylarda somut olarak yargılanan, katliam yapan, katliamın bir parçası olan bir kişi şöyle diyor: ‘Cami bombalandı, sular zehirlendi gibi söylentiler yayıldı. Polis ve asker olaya müdahale etmedi. Firari sanıklar kentte rahatça gezdi. Bazı subaylar kendilerine silah verdi. Alaettin Camii’nin bombalanmasına ilişkin yalan haberin asılız olduğunu camide anlatmaya çalışan Kazım Arık isimli şahsı dar ettiklerini, dövdüklerini’ anlatıyor. Bunlar Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yer alıyor” dedi. 
Şiddetin her ülkede olabileceğini belirten Özdel, “Bir ülkede demokrasi varsa o ülkenin yöneticileri, belediyle başkanları, valileri, bakanları katliamı yapanların yanında yer almaz. Onu kınar. Katliamın olduğu yerde Türk Yıldızlarını Çorum semalarında dolandırmaz. Belediye başkanları, valilik yaşanan acılara saygı duyar. 
Bir kentte toplumsal barış, insanların birbirini anladığı zaman tesis edilir. 
Yeni Zelanda’da bir katliam oldu. Oradaki Müslümanların yanına ilk olarak o ülkenin başbakanı gidiyor. Onlara sahip çıkıyor. Bizde de valilerin, belediye başkanlarının sahip çıkması gerekir” şeklinde konuştu. 
İki temel taleplerinin bulunduğunu anlatan Özdel, “Çorum katliamı insanlığa karşı suçtur, dosyası yeniden açılsın. Alaettin Camii’ne bomba atanlar yalanını ortaya çıkaranlar tespit edilsin. TRT’de bunu saatlerce yayınlayanlar ortaya çıkarılsın. 
İkinci temel talebimiz şudur; bu topraklarda kadim bir kültürün mirasını taşıyoruz. Eski milletvekili Adnan Türkoğlu’nun dediği gibi bir barış anıtı dikilsin ve bundan sonraki nesiller toplumsal barışı ve kardeşliği yaşatsın” dedi.(Taner ŞİMŞEK)
 

Editör: TE Bilisim