Hükümetin yatırımlarıyla Çorum'un "Göller Bölgesi" haline dönüştüğünü söyleyen Yıldırım, "Çorum'da şu anda mevcut 8 barajımız, 24 göletimiz var. İnşa halinde 14 baraj, 2 gölet ve planlanan 22 baraj ve 3 gölet daha var. Böylece bütün bu tesisler bittiğinde Çorum'un 12 bin kilometrekarelik alanının sulanabilir kısmının yüzde 95'i sulanmış olacak. Çorum'un bereketli toprakları suyla buluşacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de işsizliğin 10,6 olmasına rağmen Çorum'da bu oranın yüzde 5 civarında bulunduğunu belirten Yıldırım, kente son 15 yılda yapılan yatırım ve desteklerin tutarının 10 milyar 375 milyon lira olduğunu bildirdi.

"BİN YILDIR BU TOPRAKLARDA KARDEŞİZ"

Çorum'da devam eden kamu yatırımlarının proje tutarının ise 3,5 milyar lira olduğunu aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:

"Hükümetimiz Çorum'a, Çorum'un geleceğine yatırım yapmaya devam ediyor ama bunlardan daha önemlisi Çorum kendi dinamikleri üzerinde, kendi özel sektör becerisiyle kabiliyetiyle çok daha ileri bir noktaya geldi. Bu ülke hepimizin. Bizler aynı inancın, milletin mensuplarıyız. Ne diyor Aşık Veysel, 'Kürt'ü Türk'ü ile Çerkez'i hep Ademin oğlu kızı, beraberce şehit gazi, yanlış var mı neresinde? Yezid nedir ne kızılbaş, bizi yakar bizi ateş, söndürmektir tek çaresi.' Türkiye'yi ayrıştırmaya, bölmeye çalışanların, mezhep ve meşrep kavgası çıkarmaya çalışanların buna kulak vermesi lazım. Biz bin yıldır bu topraklarda kardeşiz, biriz, kardeşiz. Bugünlere sevinçte de tasada da bir olarak geldik."

Farklılıklara değil ortak noktalara yoğunlaşılarak geleceğin inşa edilebileceğini söyleyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aynı medeniyetin, tarihin, kültürün çocuklarıyız. Aynı yolda yürüyoruz, aynı havayı soluyoruz, aynı sudan içiyoruz. Akrabayız, dünürüz. Bir olan köklerimizi daha da güçlendirmeye devam edeceğiz. Ecdat bize çok güzel miraslar bırakmış. 6 bin yıllık tarihi var buraların. Kimler gelmiş kimler geçmiş. Dünyanın ilk yazılı barış anlaşması bu topraklarda olmuş, Kadeş Anlaşması. O zaman bu anlaşmayı yapan iki medeniyet var, Hitit medeniyeti ve Mısır medeniyeti. Şimdi Mısır medeniyetinin hakim olduğu Ortadoğu'da bugün dünyanın emperyal güçleri kendi raconlarını kesiyorlar. Bizim yapmamız gereken, bu mirasımıza sahip çıkmak, ülkemize, vatanımıza gözümüz gibi bakmak. Birbirimizin hukukunu koruyacağız.

Kökleri ülkemizin sınırlarını aşıp Osmanlı coğrafyasına uzanan kardeşlerimiz var ama hepimizin ortak bir tarafı var, Türkiyeli olmak ve bu ülkenin sevdasıyla sevdalanmak. Çünkü ötekileştirmekten değil bir olmaktan, bütün olmaktan yanayız. Bundan başka da yolumuz yok. Geçmişten gelen sıkıntılarımız olabilir, geçmişte olan acıları hepimiz yaşadığımız için dersler de alıyoruz. Sıkıntılarımızı dayanışmayla, karşılıklı sevgiyle saygıyla aşacağız. Bizim samimiyetle güvenle aşamayacağımız hiçbir sorunumuz yok."

"YIL SONU İTİBARİYLE ORTALAMA YÜZDE 5,5 BÜYÜYECEĞİZ"

Ülkenin 2016'da 15 Temmuz darbe girişimini yaşadığını anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başka bir ülkenin başına gelseydi böyle bir felaket, bir daha kendini doğrultamazdı. Sadece 3 ay sürdü. 3 ay küçülme yaşadık ve 2017'den itibaren tekrar büyüme sürecine girdik. Çünkü çok hızlı tedbir aldık. Piyasalardaki sıkışıklığı gideren, kredi ihtiyacını karşılayan kredi garanti fonunu devreye soktuk, işverenlerimizin yükünü azaltacak tedbirleri devreye soktuk ve bunun sonucunu da hemen gördük. 2017'nin ilk yarısı 5,2, ikinci yarısı 5,1, şimdi 3. yarısını da muhtemelen 7'nin üzerinde bir büyüme ile geçireceğiz ve yıl sonu itibariyle ortalama yüzde 5,5 büyüyeceğiz. Bu büyüme Avrupa'nın iki katından fazla, Çin ve Hindistan'dan sonra dünyada üçüncü. Bugünlere kolay gelmedik. 15 yılda bir Türkiye 3 Türkiye oldu, Türkiye'yi üçe katladık."

Dünyadaki ekonomik krize rağmen Türkiye'nin istihdamda önemli bir mesafe katettiğini belirten Yıldırım, "Türkiye'de niye hala işsizlik çok?" denildiğini dile getirdi. Bunun sebebinin çok açık olduğunu, Türkiye'de iş gücüne katılımın arttığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Yüzde 46 idi yüzde 54'e çıktı işgücüne katılım. Kadınlarımız, gençlerimiz yeni yeni her yıl işgücüne katılım artıyor. Siz ortalama bin kişiye iş buluyorsunuz ama iş hayatına katılım 1 milyon 200 bin. Dolayısıyla bu işgücüne katılım artmaya devam ediyor. Kötü bir şey değil. Bu ne demek? Üretken, genç, dinamik nüfusunuz var. Bu her şeyden önemli bir kaynak. Peki ne yapacağız? Daha çok üreteceğiz. Daha fazla üretmek için daha fazla fabrika yapacağız. Daha fazla destek vereceğiz. Devlet olarak yapmayacağız, ehline vereceğiz, özel sektöre vereceğiz. Çorum en güzel örnek. Çorum devlete bağımlı kalkınan bir il değil, kendi dinamikleriyle, özgüveniyle kalkınmasını gerçekleştiren bir il."

"ÜST GELİR GRUBUNU YAKALAYACAĞIZ"

Yıldırım, yatırımlar için istikrar ve öngörülebilirliğin olması gerektiğini, kafada soru işaretleriyle uzun vadeli yatırım yapılamayacağını vurguladı.

Türkiye'de istikrarın olduğunun altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Eğer Türkiye'de istikrar olmasaydı kamu borcu yüzde 72'lerden yüzde 28'lere iner miydi? Topladığımız 100 lira verginin 86 lirasını borç faizine veriyorduk. Şimdi yüzde 12'sini veriyoruz. Orta Vadeli Program'ın özünde istikrarı koruma, üretimi artırma, istihdamı artırma, kamu eliyle büyüme değil özel sektör marifetiyle büyümeyi öngören sistematik anlayış var. Fevkalade bir hal olmazsa Türkiye 2020 başında üst gelir grubuna adım atmış bir ülke olacak. Üst gelir grubu 13 bin dolar ve üzeri. İnşallah bunu yakalayacağız. Güçlü büyüme performansıyla sanayicilerimizin iş adamlarımızın konumu daha da güçlenecek. Faizsiz finans sistemini daha geliştireceğiz. Finansa erişimi daha da kolaylaştıracak, reel sektöre desteğimiz artarak devam edecek."

Başbakan Yıldırım, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için çalıştıklarını, üniversitelerde ihtisaslaşmaya gittiklerini, sanayi tesislerine meslek okulları kurabilme imkanı getirdiklerini, dijital dönüşüm, teknolojik değişim, sanayi 4 devrimine hazırlıkları tüm hızıyla sürdürdüklerini anlattı.

(Yusuf ÇINAR)

Editör: TE Bilisim