18 milyona yakın öğrencinin yarıyıl tatiline girdiğini kaydeden Gül, “Öğrencilerimizin dönem boyunca yaptıkları çalışmalar karnelerine yazılan notlarla değerlendirilirken, biz eğitim emekçilerini performans ölçekleriyle değerlendirmeye çalışan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk yarısında gösterdiği performans ile yarıyıl karnesini kırık notlarla doldurmuş, hiçbir kurtarma yazılısıyla geçere dönüşemeyecek bu notlarla daha şimdiden 2019-2020 öğretim yılı sonunda sınıfta kalmayı garantilemiştir” dedi.

Siyasi iktidarın temsilcileri ve MEB bürokrasisi, yaptıkları açıklamalarda kullandıkları istatistiki veriler ve takip etmesi güç rakamlarla, eğitim alanında “işlerin iyi gittiği” algısını oluşturmaya çalışsa da alandaki gerçekliğin farklı olduğunu belirten Gül, açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Türkiye’de her üç okuldan birinde ikili eğitim yapılmaktadır. MEB verilerine göre ikili eğitim yapılan okul oranı 2018’de yüzde 33,83 iken, 2019 hedefi yüzde 29’dur. 2020 yılında 4+4+4 sisteminden kaynaklı olarak lise çağındaki öğrenci oranının yarı yarıya artması beklenmektedir. Bu durum özellikle liselerde ikili eğitim uygulamasını daha da yaygınlaştıracak, MEB’in hedeflediği rakamların çok üzerine çıkılacaktır.

Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk yarısında yapılan düzenlemeler ve fiili uygulamalarla sürdürülmüştür. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve eğitim alanında hayata geçirilen ‘piyasacı’ ve ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemiştir.

Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmamaktadır. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak varlığını sürdürmektedir.

Eğitim sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakâr egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim alanı ve okullarımız gelmektedir. Geçtiğimiz dönemde cinsiyetçilik ve cins ayrımcı uygulamaların okullarda etkili şekilde üretilmeye devam ettiği görülmüştür. Geleneksel cinsiyet rolleri aile, okul, hukuk, ahlak, din ve medya tarafından sistemli bir şekilde çocuklara ve topluma aktarılmaya çalışılmaktadır.”

“MEB OKULLAŞMA POLİTİKASINI SİYASİ HEDEFLERE GÖRE BELİRLEMEKTEDİR”

“MEB’in mesleki eğitim ve İmam Hatip Lisesi temelli olarak şekillendirilen okullaşma politikası, öğrencilerin çoğunluğunun bu okullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmektedir.

2019 Liseye Geçiş Sınavı (LGS) sonucunda birçok ilde Anadolu liseleri kapasitesinin iki katı öğrenci kabul ederken, başta imam hatip liseleri olmak üzere, bazı liselerin kontenjanları bu yıl da büyük ölçüde boş kalmıştır.

MEB Stratejik Plan’da, yeterli talep olmamasına rağmen, yeni imam hatip okulları açılması MEB’in öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir.”

“LGS SONUÇLARI GÖZ ARDI EDİLMİŞTİR”

“MEB’in yanlış okullaşma politikasının bir sonucu olarak, 2019 LGS sonuçlarına göre öğrencilerin Anadolu Lisesi taleplerini karşılamakta zorlanan MEB, çareyi tam gün eğitim yapan Anadolu liselerinde yeniden ikili öğretime geçmekte bulmuştur. Tam gün eğitim veren Anadolu liselerinde yeniden ikili öğretime geçilerek kontenjan sorunu çözülmeye çalışılsa da, bu durumun okullardaki eğitimin niteliğinde yarattığı olumsuzluklar yok sayılmış ya da göz ardı edilmiştir. İkili eğitimden kaynaklı olarak öğrencilerin şafak vakti derse girip akşam karanlığında dersten çıkmalarına neden olmuştur.”

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim