Türkiye’de her gün en az üç kadının katledildiğini ve bu durumun on yıllardır sürerek öldürülen kadınların sayısının arttığını kaydeden Doğan, milyonlarca kadının yaşadığı şiddeti şikâyet konusu dahi edemediğini söyledi. Doğan, bu vahim gerçeğe rağmen, hukuki, ekonomik ve toplumsal bütün önlemleri acilen ve etkili şekilde hayata geçirme görev ve zorunluluğunun görmezden gelindiğini dile getirdi. 
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı biçimde Türkiye’nin imzasını çektiğini, yasaların uygulanmadığını belirten Doğan, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Eşitlik ve özgürlükten yana bağımsız kadın örgütlerinin yapım süreçlerine etkin katılımı olmadan kimse yasalara dokunmasın, cinsiyet eşitliğinin her düzlemde hesaba katılmadığı hiçbir toplumsal iyileştirme ve dönüşüm planı yapılmasın.
İktidarın yıllardır sürdürdüğü kadın düşmanı politikalara, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çıkma sürecine ve Danıştay’ın bu konudaki tutumuna, 6284 Şiddet Yasası’nın içinin boşaltılmasına ve etkin uygulanmamasına, yoksulluk nafakasının süreyle sınırlandırılmasına yönelik kampanyalara, kadınlara karşı şiddeti ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için hayata geçirilmesi gereken kapsamlı ve bütüncül politikalara bütçe ayrılmamasına, çocuk cinsel istismarı faillerine yönelik af girişimlerine yeter diyoruz. “Başka bir ülke kurma hayaline giden yolu kadın haklarını tırpanlayarak açmaya çalışanlara artık durun diyoruz!
Meclis’te “araştırma” adı altında, kadın hakları aleyhine girişimlere dayanak oluşturmak maksadıyla kurulan komisyonların sözüm ona çözüm önerilerini tanımıyoruz. TBMM Kadına Şiddetin Araştırılması Komisyonu’ndaki iktidar milletvekillerinin kadınlara karşı şiddetin çözümünü hukukta görmemesi ve evlilik ehliyeti gibi yöntemler önermesini ciddiyetsiz ve tehlikeli buluyoruz. 5. Yargı Paketi ile getirilmeye çalışılan, çocukların ve kadınların hayatlarını ve haklarını tehdit eden değişikliklerin Meclis gündeminden kaldırılmasını istiyoruz. Görevinizi yerine getirin, kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmak için değil, mevcut yasaları uygulamak için çalışın, yasalara dokunmayın uygulayın.
Bütün yoksulları ama en çok da ezeli eşitsizlikler nedeniyle kadınları etkileyen ekonomik çöküş şartlarından çıkış için acilen harekete geçin. Gereken önlemlerin kadın iktisatçıların eşit katılımı ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle inşa edilmesini sağlayın. Aksi takdirde krizin derinleşeceğinin ve kısa ya da uzun vadeli her türlü önlemin sürdürülebilir olmaktan çıkacağının farkına varın. İşyerinde kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizle mücadeleyi amaçlayan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 Sayılı Sözleşmesi’ni onaylayın ve hayata geçirin.
Muhafazakâr, demokrat, sol ya da liberal demeksizin, bütün politik çevrelere, herkese hatırlatmak isteriz ki, Türkiyeli kadınlar olarak bizler, öncelikle ve özellikle kendi bağımsız duruşumuza ve kendi dayanışmamızdan aldığımız güce güveniyoruz. Hem yaşanmış uzak ve yakın tarihten hem de içinden geçmekte olduğumuz zamanlardan biliyoruz ki, kadınların ve feminist hareketin eşitlik mücadelesi, bütün toplumsal kesimlerin eşitlik mücadelesiyle kesişen en önemli demokratik mücadele alanıdır ve geleceği kuracak fikirlerden biridir. Bu ülkenin geleceğinde yer almak isteyen siyasi partilerin, toplumsal hareketlerin artık bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceği kadınlar olmadan kurulamaz.” (Haber Merkezi) 
 

Editör: TE Bilisim