İnsanın, özünü keşfetmeye ve kişiliğini inşa etmeye yönelik en büyük eylemin eğitim olduğunu belirterek eğitimi eğitim-eğitilen çerçevesinde, insanların birbirleriyle ilişkisinden, iletişiminden ve etkileşiminden beslenen akli süreçlerin hâkim olduğu ve ahlaki sonuçların hedeflendiği faaliyetler bütünü olarak kabul ettiklerini belirten Tekin Çınar, “Eğitimi, tam da bu yüzden hem bilim hem de hizmet noktasında vazgeçilemez, ertelenemez, yok sayılamaz, devre dışı bırakılamaz, alternatifi oluşturulamaz konumda görüyoruz” dedi.

Eğitim Bir-Sen Şube Başkanlığı’nda bir basın toplantısı düzenleyen Tekin Çınar, “Eğitimde geriye düşenin ahlakta, adalette, merhamette, bilimde öne çıkması, teknolojide önde olması, ekonomik ve diplomatik düzlemde fark oluşturması mümkün olmaz” diyerek öğretmenliğin insanlığın en kadim ve önemli mesleklerinden biri olduğunu, bu mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması gerektiğini kaydetti.

“Sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki dağınıklığın giderilmesi için meslek kanununun ivedilikle yürürlüğe konulması gerekmektedir” diye konuşan Çınar, ülkemizde resmi ve özel eğitim kurumlarında fiilen 1 milyon 200 bin öğretmenin görev yaptığını ama öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar mesleği bir bütün olarak ele alan bir meslek kanununun olmadığını, bunun da hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan yoksunluk yarattığını bildirdi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek hükümler içermesi gerektiğini de bildiren Tekin Çınar, “Meslek kanunumuzu istiyor ve daha fazla beklemek istemiyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması hedefi 11. Kalkınma Planı’nda yer almasına rağmen iki yıldır net bir açıklama olmamıştır, Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının uluslararası standartlar çerçevesinde tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi haksız ve çözüm yerine sorun üreten uygulamaları ortadan kaldırmayan bir düzenlemenin meslek kanunu niteliği kazanamayacağına inanıyoruz. Resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamını emredici şekilde düzenlemeyen bir kanunun, öğretmene itibarını korumada yetersiz olacağını hatırlatıyoruz.

Salgın süreci, okulun da öğretmenin de değerini; yokluğunun, eksikliğinin telafi edilemez niteliğini, toplumsal yapının ana direklerinden biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Öğretmenlerimize verilebilecek en büyük müjde, haklarını koruyup geliştirecek, çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına çözüm üretecek ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun TBMM gündemine getirilmesidir. Zaman, vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, bu hususlar temelinde çıkarılacak Öğretmenlik Meslek Kanunu’na katkı ve destek sunacağımızı bir kez daha ifade ediyor; siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Bakanlığı bu konuda adım atmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verdi.

(Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim