Ziyaretçilerini yaklaşık 8 bin yıllık geçmişe götüren Çorum Müzesi, Hititler dönemi başta olmak üzere milattan önceki yıllara ait önemli tarihi eserler barındırıyor.
Dönemin "süper gücü" olarak kabul edilen Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa'ya ev sahipliği yapan Çorum, arkeolojik anlamda Anadolu'nun önemli merkezleri arasında gösteriliyor.

Alacahöyük, Boğazkale, Şapinova, Eskiyapar ve Resuloğlu gibi arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda bulunan tarihi eserlerin sergilendiği Çorum Müzesi'nde ayrıca çeşitli zamanlarda tarımsal faaliyetler veya hafriyat çalışmalarında bulunan binlerce yıllık tarihi eserler de ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor.
Mecitözü ilçesince bir çiftçinin tarlasında bulduğu 3 bin 300 yıllık bilezik, başka bir çiftçinin bulup müzeye teslim ettiği 2 bin 300 yıllık Hermes heykelciği, çift sürerken bulunan 3 bin 500 yıllık Hitit mührü, bin yıllık aslan ve kartal heykelleri ile temel kazısında bulunan lahit, Çorum Müzesi'nin dikkat çeken eserleri arasında yer alıyor.

Çorum Müzesi arkeologlarından Resul İbiş, Çorum Müzesi envanterine kayıtlı 15 bin tarihi eser bulunduğunu, bunların önemli kısmının arkeolojik kazılardan, diğer kısmının ise kaçakçılık faaliyetlerinden ve çiftçilerin tarım yaparken tesadüfen bulup müzeye getirdiği eserlerden oluştuğunu söyledi.
ESERİ GETİREN VATANDAŞA İKRAMİYE ÖDENİYOR
Özellikle çiftçilerin getirdiği tarihi eserleri duyarlı vatandaşlık örneği sergilenmesi açısından önemsediklerine belirten İbiş, vatandaşların tesadüfen bulduğu eserleri kanun gereği de mülki amire ya da en yakın müzeye teslim etmek zorunda olduğunu vurguladı.

Bu şekilde hem Türkiye'nin kültürel hazinesinin hem de bilimsel çalışmaların gelişmesine katkı sunulduğuna dikkati çeken İbiş, "Binlerce yıllık Anadolu tarihinde yaşayan medeniyetler, bugüne kültürel emanetler bıraktı. Miras demiyorum, emanet diyorum çünkü miras alınıp satılabilir, harcanabilir ama emanete hıyanet olmaz. Burada kültür varlıklarımızı koruyoruz, onarıyoruz, bakımını yapıyoruz ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz." dedi.
Tarihi eserlerin alım satımının yasak olduğunun altını çizen İbiş, "Herhangi bir şekilde esere denk gelen bunu en geç 3 gün içinde mülki amirlere, en yakın müzeye bildirmek durumunda. Bunun güzel bir örneği Ovakarapınar köyünde oldu. Bir vatandaşımız tarlasını sürerken aslan ve kartal heykelleri buldu ve müzeye bildirdi. Biz gittik, eserleri aldık, getirdik ve inceledik. Şimdi müzemizde sergiliyoruz." diye konuştu.

Çiftçilerden bulduğu eserlerin nadide eserler olabildiğine dikkati çeken İbiş, şöyle devam etti:
"Bu yıl nadide bir Hitit bileziği vitrine çıktı. Çiftçilerimiz tarafından bulunan bir aplik, bronz Hermes heykelciği gibi eserler var. Müzemiz envanterinde kayıtlı 300'e yakın tarihi değere sahip seramikten yapılma kap kaçak, başka bir çiftçi tarafından bulunan va erken tunç çağına tarihlenen yaklaşık 400 bronz iğne var. Bunların bilimsel çalışması devam ediyor. Başka bir çiftçimiz temel kazarken bir lahit buluyor. O da iyi niyet göstererek bizi aradı."
İbiş, tesadüfen bulduğu tarihi eseri müzeye getiren kişilere komisyonca belirlenen miktarda ikramiye ödendiğini anlatarak, "Vatandaşlar en çok tarihi eser getirildiğinde ne kadar para verildiğini soruyor. Vatandaşa iyi niyetinden dolayı değer takdiri yapılıyor ve ikramiye ödeniyor. Böylelikle tarihi eser envantere alınıyor ve ülkemizin kültürel varlıklarına zenginlik kazandırıyor." ifadesini kullandı.

Editör: TE Bilisim