Kafkas Kültür Derneği tarafından ilk olarak Belediye binası yanındaki Havuzlu Park’ta bir basın açıklaması düzenlendi. Yöresel kıyafetlerin giyildiği ve Çerkes bayrağının asıldığı basın açıklamasında konuşan Kafkas Kültür Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Tümer, “153 yıl önce yaşanan fakat etkileri hâlâ devam eden Çerkes soykırımı ve sürgününü hatırlatmak, haklı taleplerimizi dile getirmek için bir araya geldik” dedi.

21 Mayıs’ın Çarlık Rusya’sının politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda Kafkasya'yı işgal etmesiyle başlayan ve 101 yıl devam eden Rus-Kafkas savaşlarının bittiği tarih olduğun belirten Tümer, bu savaşlarda 500 binden fazla Çerkes’in hayatını kaybederken, savaş sonunda yüz binlerce Çerkes’in de ana vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

21 Mayıs 1864'de Soçi yakınlarında Kbaada Vadisi'ndeki savaşın Çarlık Rusya’sının galibiyetiyle sonuçlanırken, Çerkesler için de "sonun başlangıcı" olduğunu kaydeden Tümer, “Çarlık Rusya’sının nüfus politikası çerçevesinde yaklaşık 1,5 milyon Çerkes, Tuapse, Soçi ve Sohum gibi liman kentlerine toplanarak başta Varna, Samsun, Sinop ve Trabzon olmak üzere Osmanlı topraklarına sürüldü. Ancak sürgün sırasındaki yol şartları, salgın hastalıklar, açlık gibi nedenlerden dolayı, resmi olmayan rakamlara göre 400 bin ila 500 bin arasında Çerkes, hayatını kaybetmiştir.

21 Mayıs halkımızın dünyanın dört bir yanına dağıtılmasının, Kafkasya'nın Çerkessiz bırakılmasının, tarihin gördüğü en büyük sürgün ve soykırımın yıl dönümüdür.

21 Mayıs'ın üzerinden tam 153 yıl geçmesine rağmen biz Çerkeslerin çektiği acılara her gün bir yenisi eklenmektedir” diye konuştu.

153 yıl boyunca sürdürülen sistemli politikalar sonucu Kafkasya'da azınlık durumuna düşen Çerkeslerin kendi toprakları Kafkasya'da dahi eşsiz dillerini ve kültürlerini kaybetme tehdidi ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Tümer, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Sürgün ve soykırım sonrası uygulanan inkar ve asimilasyon politikaları da Çerkeslerin Çerkes kimliği ile var olabilmelerinin önündeki önemli bir engeldir.

Özellikle son 15 yılda Rusya'da merkeziyetçi eğilimlerin güçlendiği görülmektedir. Bu doğrultuda Kafkasya'da anadil eğitimi ve kullanımı giderek azaltılmakta. Çerkesçe resmi dil olmasına rağmen seçmeli ders olarak okutulmakta ve eğitim kurumlarından dışlanmakta. Kafkasya'da bulunan cumhuriyetlerimizin yönetsel hakları azaltılmakta, güvenlikçi uygulamalar bahane edilerek soydaşlarımıza baskılar uygulanmakta ve demokratik hakları kısıtlanmaktadır.

Türkiye'de anadil eğitimi, kültürel hakların yaşama geçirilmesi, Abhazya ve Güney Osetya'nın tanınması gibi demokratik taleplerimize ilgili merciler sessiz kalmakta, sürgün ve soykırımın tanınması ve haklarımızın iadesi yönünde verilen sözlere rağmen gerekli girişimler yapılmamaktadır.

Suriye'de yaşanan iç savaş sonucu 153 yıl önce sürgünü yaşayan Çerkesler bugün yeniden yollara düşmüştür. Tarafı olmadığı kirli bir savaşın ortasında kalmış hiçbir devlet tarafından da desteklenmemektedir. Çerkeslerin kendi anavatanlarına dönmelerini engelleyen hukuki ve fiili her türlü engel kaldırılmalıdır.”

Çerkesler, basın açıklamasının ardından Kızılay Kan Merkezi’nde kan bağışında bulundular.

(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim